İsmail Özabacı Şiirleri - Şair İsmail Öz ...

İsmail Özabacı

Gözlerin
Bir yeşil vadinin ortasında
Durmuşum gibi
Gözlerin
Bir kuytu ormanda kaybolmuşum gibi
Ne olurdu sanki

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Ancak,
ayaküstü olur karşılaşmalarımız,
ansızın ve tesadüfen
kalabalık bir pazartesi olur,
hiç geçilmeyecek bir yerden
geçerken.

Devamını Oku
İsmail Özabacı

hep es geçiyor kapımdan,
bir kurşun gibi sıyırıyor adımları,
kalbimin sol yanını
göz bebeklerinde büyüttüğüm,
o çocuksu anı,

Devamını Oku
İsmail Özabacı

hiçbir gülüş
hiçbir yüze
böyle yakışmazdı inan
ve inanmazdım görmeseydim bir gece
bir yıldızın kayıp gözbebeklerinde durduğuna

Devamını Oku
İsmail Özabacı

mecazlar arasında sıkıştım bu gece,
gerçek anlamda seni düşünemiyorum....
aciz bir istek mi bu? yoksa açgözlülük mü yapıyorum seni düşünmek adına...

aheste aheste düşüyorum gecenin koynuna, ben bulutsuzluk özlemi çekiyorum gökyüzüne..
hani şöyle beyaz alevlerden örtülü, bir yıldız hayal ediyorum, allak bullak zihnimde bir şimşek çakıyor,

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Bir sürgün şehirde
Dev bir yalnızlıkla yaşamak
Nedir bilir misin?
Seni düşlemek gece yarılarında
Sesini, gülüşünü, nefesini hissetmek
Soğuk bir yurt odasında

Devamını Oku
İsmail Özabacı

eylül bütün eylüllüğünü yitirmiş gözlerinde
hüzün hücrelerine işlemiş
bir yalnız adamı anlatmış
tüm kitaplar hikayelerinde

ne elini tutmuş bu yalnız adam

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Seni sevmek
Nasıl anlatılır şimdi
Ocak diyelim istersen aylardan
Üşümek diyelim aşkın adına
Yanmak diyelim senin her bakışına
Seni sevmek

Devamını Oku
İsmail Özabacı

yoklugunda bir gece vakti
tüm hüzünleri atıyorum üstümden
güneş gibi aydınlık gözlerinde
sonsuz bir kahverengiye dalıyorum
ne eylül ne sevdiğin nisan aylardan
ne aralık ne mart

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Sen beni bıraktığında çok küçüktüm daha, çocuk ruhum büyümemişti. Zamanla anladım gitmenin ne demek olduğunu, yalnız kaldığımda hayatta… gerçekten önemliymiş tüm gitmeler geç anladım.
Bir anda büyüdü çocuk ruhum büyüdü ve yaşlandı, hani filmlerdeki gibi ’10 yıl sonra’ yazarlar ya. Saçlarım siyahtı belki, ama ruhum beyazlamıştı bile gidişinle. Kırılmıştım bir kere küsmüştüm sana tüm masumluğumla..niye haber vermedin gitmeden önce?
Sonradan söyledi arkadaşlar –‘ olmuyor..onla’ demişsin. Bana söyleyeseydin ben onlara söylerdim zaten ‘ neden olmadığını’ söylerdim ben onlara ‘çok sevmekle olmadığını’…
Geride kalan hep gidene sitem eder bilirsin, giden bin pişman geride kalana…ve ortada kalır büyük bir aşk,sahipsiz terk edilmiş,parçalanmış…yıllar sonra ne kadar birleştirmeye çalışsan da bir pazılın parçaları gibi, bir türlü aslı gibi olmaz…kalbine vurulmuştur o mühür ‘ASLI GİBİ DEĞİLDİR’…
Gözyaşlarını durduramadığında anlarsın,zamansız,belli belirsiz,tanıdık tanımadık,olduk olmadık yerde aktığında..hemen teşhisi koymuştur herkes oysa; majör depresif bozukluk. Kimse sana sormaz oysa adını koyarken, kulağına fısıldarlar sadece bir çiçek adı da olabilir bu bir eski kavuşulamayan sevgili adıda, ve bir gün bu isim saçma sapan bir hastalıkla yan yana yazılır..bir kaç kutu ilaç alınır ama kimse bilmez o ilaçlar mideye gider kalbe gitmez…
Hayat yukarıdan bir yerlerden bakar bu olanlara, parçalanmış hayatlara üzülür mü bilinmez? ama küçükken söylediği bir söz gelir akıllara; hak belaya gelir…

Devamını Oku