İsmail Özabacı Şiirleri - Şair İsmail Öz ...

İsmail Özabacı

Bir pazar gecesi
Herhangi bir otogarda
Yüreğime bir rüzgar esti ve
Küçük bir kız çocuğu yanımdan geçti
Sana benzettim saçlarını
Ve doğmamış kızımıza

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Başka bir şehirde,
Senden uzaktayım,
Sanki bugün doğum gününmüşte
Yalnız geçiriyormuşsun gibi
Sanada öyle geldi mi?
Bilmiyorum

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Aynalar yalan söyledi bana,
bir kez daha vurdu yüzüme,
ve öylece karşımda durdu,
dışımdaki ben,

aynalar kimi zaman dostumuz oldu,

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Bir şey mi söyledin?
Duymadım
Özür dilerim
Ben taş kalpliyim ya
Hiç üzülmedim...

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Çaresiz yolun kenarında yani bırakıldığı yerde bekleyen ‘ Bitmeyen’ iyice yalnızlaşmıştı, oysa eski günler aklına geldiğinde sığınacak yer bulduğu o ‘ Büyük Aşk’ ın sıcacık güvenli arasında –o iki parantezin- ne kadarda mutluydu. Artık ne kadar beklediyse mevsim nisana dönmüş, her yer cıvıl cıvıl yem yeşil, iğde kokuları duyuluyordu etrafta…
Bir sağa baktı bir sola daire şeklindeki yoldan ne gelen ne geçen vardı. Kendi kendine –‘ ne bitmeyen çilem varmış’ dedi. Adı üstünde ‘ bitmeyen’ di.
Birden zaman durdu. Yolun bir tarafından bir gölge belirdi, günlerdir, aylardır, yıllardır beklediği ‘ ‘Büyük Aşk’ tı bu. Gözlerine inanamadı, tarifsiz bir sevinçle koştu, koştu, kollarını daha da büyük açtı
(…B i t m e y e n…) ‘büyük Aşk’ ın bir şey söylemesine fırsat vermeden şaşkın bakışları arasında hemen iki parantezini alarak yerini aldı; ‘Büyük (Bitmeyen) Aşk’
Büyük aşk daha doğrusu yeni adı ile ‘Büyük (Bitmeyen) Aşk’ bu duruma çok şaşırdı.(evet okurda şaşırdı) Çünkü buradaki ‘ büyük Aşk’ ters yönden gelen ve başta ‘ Kararsız (Ayrılık) Aşk’tı. Bitmeyense onu tanıyamamıştı. –‘olsun’ dedi ‘Büyük aşk’ –olsun… ve daha sıkı sardı ‘ Bitmeyeni’ hatta parantezlere biraz kızdı –‘sakın bırakmayın onu’ dedi. İşte bu yüzden parantezler köşeli oldular, eğildiler, büküldüler. Bunlar oladursun yorgun bitkin yolun devam eden ‘Büyük Aşk’ hala ‘kararsızlık’ ve ‘pişmanlık’ ın sesini duyuyor, ‘pişmanlık’ ın sesi geldikçe sarmaşık ve fesleğenin yanına dönmek istiyor ancak ‘kararsızlık’ ın sesini duydukça da kararsız kalıyordu. Ve yola devam etmek istedi, ama tükenmişti keşke ilk dostu ‘ Bitmeyen’ de burada olsa diye geçirdi içinden. Yürüdü, yürüdü ve neden sonra kafasını kaldırdı. Hava mavimsi bir kızıla bürünmüş, yavaş yavaş akşamın alaca karanlığı çökmeye başlamıştı. Nisan kokularıyla karışık bir dost kokusu geldi burnuna, bir özlemin kavuşma anına kilitlendiği o anda; zaman durdu. Tam karşısında günlerce, aylarca, yıllarca beklediği, uğruna nelerden vazgeçtiği ‘Büyük [ Bitmeyen] Aşk’ ı duruyordu. İkisinin de gözleri doldu. B ü y ü k ce açtılar kollarını ve bir oldular.
‘Büyük Aşk’ ve ‘Büyük [ Bitmeyen] Aşk’ işte o zaman anladı ‘ Bitmeyen’ ‘ Büyük Aşk’ ın o olduğunu…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Ne yöne gitsem
Kalbimin çıkmaz sokakları
İmkansız çıkmazı
Pişmanlık çıkmazı
Hep böyle
Tabela adları…

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Sende gelseydin keşke
Benle
Beni bırakıp giderken...

Sende tutsaydın ya
Ellerimi

Devamını Oku
İsmail Özabacı

-‘Biz hep buradaydık, bu çınarın altında ve Aşk oldukça hep olacağız, ha unutmadan ayrılıkta yanımızda dönüp dolaşıp buraya geldi’
İlk başlarda bağrışıp durduk, ama kimselere sesimizi duyuramadık. Başlarda ‘ pişmanlık’ sarmaşığı vazgeçirmeye çalıştı, ve bende fesleğeni kararsız bırakmaya tam o esnada ‘ayrılık’ ta gelse olacaktı. Ama şu koca çınar nereden çıkıp geldiyse tüm işi alt üst etti. Bizi bir kenara attı, kökleri ile de ayrılığı savurdu. Ve fesleğenle sarmaşığa siper etti gövdesini ve çok büyüdüler. Büyüklerimiz öyle söylerdi zaten ‘Büyük Aşk’ lar hiç bitmezmiş, çabuk büyürmüş ve bir çınar gibi köklü olurmuş. Biz burada bekleyeceğiz elbet bir gün bize de bir iş düşecek.
Bizim anlamadığımız bu çınarın tohumunu buraya kim getirdi. Yoksa bir kuş mu? KANATLANAN

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Bir köşeye koyamazsın
İşe giderken kalbini
Seninle gelir o heryere
İçindekilerde birlikte....

Rafa kaldıramazsın bir akşam üstü

Devamını Oku
İsmail Özabacı

Bir meleğe de ithaf edilebilir bir kanat bir kuşa da, bir uçağa da ya da bir sevdaya da söylenebilir ama en yakışanı bir kuşun, martının kanadıdır.
Öylece durduk yerde kanatlanmaz kuşlar, bir bakışa bir söze bir yüreğe kanatlanır. Kanatlandığı yerde önemlidir. Bir pencere kenarından da kanatlanabilir, bir ağaçtan da, bir yürektende… en eftali bir yürekten kanatlanandır. İşte o zaman nereye konacağını bilir.
Bir sevgiliye ilan-ı aşk ediliverince kanatlanıverir bir kuş o aşkın köklü sevgisiyle semaya, kök ve sema olunca işin içinde elbet o küşün ağzında da bir ‘çınar tohumu’ vardır. İşte tamda ordan (Fesleğen ve sarmaşığın üstünden geçerken) ağzını açar o kuş ve düşüverir fesleğen ve sarmaşığın arasına o tohum…
İyi de o kuş neden ağzını açar yoksa bir SÖYLEYEMEDİĞİ Mİ var?
(bu kadar yeter ordan da başka bir seri öykü çıkar ama NE ZAMAN?)
Not: bu öyküyü anlayan ve buraya kadar gelebilen lütfen Aşk Hikayesi nin altına yorum kısmına ÇINAR yazsın…teşekkürler

Devamını Oku