Bazen çok özlersin hiçbir şey yokmuş gibi davranırsın, hiç özlememiş, hiç olmamış gibi, siler atarsın geçmişi…zerre aklına hiç gelmez, çıkmaz mı anılar kafandan? Soru işaretleri yok mu hiç ?keşkelerin olmadı mı ? ya büyük pişmanlıkların ? hiç mi özlem duymaz insan…hep mi susar? Tabi ki zorla güzellik olmaz, zorla kimse özlenemez kimse kalbine söz geçiremez… sadece özlersin ve özlediğini söyleyemezsin sadece boğazımda bir düğüm, şu göğsümün üstünde bir taş var dersin, işte o özlemin ağır yüküdür bilemezsin!!
Evde kaldıkça insan sanırım daha çok rüya görmek istiyor, ya da daha çok düşününce rüya görüyor; sanırım güneşli bir haziran ikindi üstü, güneş pırıl pırıl, hava açık masmavi yemyeşil upuzun bir çimenlik (hayal kurduğumu sanmayın rüya böyle) içinde güzel bir otel, tesis gözüme çarpan ilk şey en sevdiğim çimlerin üzerine konulmuş hasır masa ve sandalyeler tabiki çok güzel bir söğüt ağacının altında, hafiften rüzgar esiyor yaprakları hışır hışır ediyor …hasır sandalyelerin üstü mavi beyaz çiçekli kumaşlı bir sandalye kumaşı ile kaplanmış, biliyorum sen oradasın o otelde, tesiste her neyse…seni bulmaya çalışıyorum ben içeri giriyorum sen dışarı çıkmışsın, ben dışarı çıkıyorum sen içeri girmişsin, ben üst kata çıkıyorum sen en alt kata inmişsin rüya bu ya bir türlü göremiyorum, sadece varlığını orda olduğunu biliyorum o his bile farklı…inşallah bu sıkıntılı günler geçer ve güzel günler gelir…
Bir dizi ya da bir film sahnesinde değil ayrılık, hayatın taa kendisi yani birebir içinde, sen içindesin, ben içindeyim…o yüzden gözlerimiz doluyor şimdi çok uzaklarda, aynı sahneyi izlerken…bir çocuk olabiir yahut bir kedi annesinden ayrılan, ya da bir çift ayrılan, hep aklında o sahne gitme diyen yüzüm ve otobüs camına dayadığın başın…bir bedduamıdır? Bir şarkı sözü…sende unutma beni, unutama beni yoksa bir temenni midir ? tartışılır…
Bak yanmaya başladı içim,
Fazla uzun sürmez, demiştim hemen başladı oysa…
Fazla uzağa gitmiş olamaz yüreğin, külleri hala sıcak
Sadece bir yanlış anlaşılma
Ötesi ayrılık bilmem kaçıncı kez, sen beni suçlarsın ben seni,
Hep ilk terk eden kaybeder oysa…
Artık kısa tutuyorum tüm doğum günü kutlamalarını,uzun y(ı)oldan geliyoruz çünkü…hep aynı biraz çünkü, hep iyi ki, hep nice nice…evet ne çok nice nice acılar biriktirdik o yıllarda,sen doğum günü mumunu söndürürken di mi ? Di ….
En değerlimiz;en çok üzenimizdi aslında,en çok bize yakın; en uzağımızdı,en çok (da)tahmin ettiğinden daha(da)çok sevdiğimiz,tahmin ettiğimiz kadar sevmemiş oysa bizi,bunu bir doğum gününde unutulunca anladık…oysa unutmak ne mümkün! Kucak dolusu sarılmaları,çiçekleri,gülüşleri,yürüyüşleri,öpüş….medik biz hiç doğru düzgün….di mi ? Oysa böyle mi olmalıydı? Doğum günleri buruk, sıradan bir kaç aynı cümle tekrarı bla bla bla….
Senin varlığının kaynağı olan en önemli olay böyle sönük mü kalmalıydı ? İçimde…sönmüş bir volkanın külleri şimdi yanarda durur,bunu ancak anlayan görür…oysa haykırmak tüm dünyaya;- ey ahali,uyanın gözünüzü,kulağınızı açın,o doğdu diyebilmek, mutlu olun,sevinin açın pencereleri çiçekler saçın etrafa,kağıtlara adını yazın…diyebilmek ne güzel olurdu…
Oysa saçma gelir şimdi sana bu rüya…(ymış meğer) anlattıklarımın hepsi,üstü altı böyle bir aralığa denk gelmiş…belki bir aralıkta karşılaşınca ruhlarımız hesabını sorarsın bu yazdıklarımın belki hata ararsın,takılırsın biraz ne de olsa TDK’ ndan sayılırsın…işte böyle kısa kutlamalar uzadı bu aralar,nice yıllara…
her doğum günü
yaşanan bir rituel
bir yaş daha eklenmesi
yaşıma...
peki kim çare olacak ?
göz yaşımıza...
Yine bir doğum günü geldi çattı bu şehire, gözlerinin içindeki yıldızlar gibi berrak bir gecede, çok uzakta bir yerlerde duyulur şimdi sesin; iyi ki doğdun iyi ki varsın da, sen nerdesin ? hep uzaktan kutlanan nice doğum günü, nice sarılmasız, nice öpmesiz, nice el tutmasız ve çiçeksiz geçen doğum günü… gerçi senin her bakışın çiçek etrafa bu yeter orda olanlara…kıymet bilenlere, uzaktan sevenlere…bir hayat başladığında başka bir hayatı nasıl etkiler, o hayat nasıl yoluna devam eder bilinmez, ama tarifsiz bir sevinç yayılır sen doğduğunda içime, sanki yeniden yeniden doğmuşsun gibi, hani baharda ilk çiçek açmış, ilk nisan yağmuru düşmüşte, bir iğde yaprağının sarı çiçeğine çarpmış ve kokmuş gibi…uzun bir yola çıkmışsın da yorgunluğunu alacak biri seni orada bekliyor gibi, eskiden yaşadığın çok güzel bir anı gibi, durmadan aklına gelen ki aklından (nedense) hiç çıkmayan…bir rüya gibi bir o kadar net ve gerçek gibi, ruhun gibi işte kısaca öyle güzel, ve yüzün gibi fotoğraflarda öyle…yaşanmamış ve yaşanamayan belkide onca güzel şey, hayal sadece ve bunların hepsi bir doğumla başlar, hayatın başladığı gibi taa önceden en önceden ilk berzahta yazılmıştır belki ruhlar birbirine kader der bazıları adına bazıları ilk doğuş, elinde olmayan şeydir oysa doğum günün kimliğinde farklı gerçekte farklı…
Bir anda olur her şey, hastaydı derler…o telaşe de fark bile etmezler, belliydi zaten derler…kimsenin umurunda olmazsın, yalnızca 3 gün sürer adın bazı gönüllerde, birkaç dua edilir arkandan sadece…iyi insandı derler..bu hayat böyledir işte, sadece birkaç saat sürer sana veda, sonra herkes işine gücüne…hayat devam eder sen yokmuşsun gibi, gerçekten yoksun zaten değişen hiçbir şey yoktur hayatlarında… bazı dost sohbetlerinde adın geçer, bazı yüreklerde izin kalır sadece…belki başına gelir bir dua eder bir arefe sabahı birkaç dost…en çok kızların ağlar belki arkandan küçükler daha anlamazlar…
Övünmek gibi olmasin...sevdim mi cok fena severim,sakız gibi yapışırım kalbine,çıkmam yıkamakla zor leke gibi beklerim,ancak göz yasi temizler beni onuda yıkarsan aciyla. övünmek gibi olmasin gece yatağıma uzaninca gözlerimi tavana diker hayaller kurarım yasanmamış guzel hayaller...Domino taşı gibidir hayallerim biri yıkılınca hepsi gider.
övünmek gibi olmasın kimse tam gidemez benden bir bumerang gibi döner dolaşır gelir bana, lütfen yanlış anlama...övünmek gibi olmasın laf söyletmem yanımda ki insana, yabancı da olsa...övünmek gibi olmasın once kendime bakarım bir sonra saydırırım etrafa,anlam çıkarmam her şeyden kendimce,ben böyleyim ama nasıl görünürüm bilemem senin gönlünce...
Övünmek gibi olmasin kolay kokay unutmam hic bir seyi,sökemem kahretsin ki içinden mıh gibi tutarım aklımda...ovunmek gibi olsun bu defa hic sevmem ovunmeyi,mutevazi bir aska razıdır yüreğim ama bunu anlamayanlara da farklıdır dileğim..(d) övünmek gibi olmasın sensizlikle korkutamazsın beni (dibini gördüm) ben o sınavı çoktan geçtim...(d) övünmeyi severim acıyla hüzün benim gözlerimde hep vardi.Bunu ilk görenleri bilirim. O yüzden acır böyle yüreğim, övünmek gibi olmasın ben müsaadenle artık evime döneyim
En çok
terkedilen bilir
ayrılığın acısını
en iyi
Giden bilir
pişmanlığın sancısını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!