Büyüyünce ne olacaksın çocuğum?
- Pinokyo olacağım
Elimde bir testere
Gideceğim yoksul semtlere
Yalan söyleye söyleye
Gün isterik bir kadın gibi
Bırakırken kendini kentin kıllı kollarına
Astfalt kokulu kentten ağır bir parfüm yükselir
Kent buram buram amonyak kokar
Sokaklar belsoğukluğuna yakalanmışcasına
Sel olmuş akar
İçimdeki yağmur, akar gider, süzülür
gider anılardan.
Dalgalanır içimdeki okyanus
dalgalanır, ah o denli derin
Bütün gün duyduğum gürültüsü
İnleyen suların,
Martının arkasında
Kalıyorum keder içinde yapyalnız.
Duyuyorum yellerin çığlığını
Tekdüzeliğinde suların.
Bir oğul, bir oğul, bir oğul
Senin ve benim olacak bir oğul için yalvardım,
bu alazlı kucaklaşma günlerinde,
yayılırken bu muhteşem ışık alnıma
ve işlerken senin tatlı sözlerin yüreğime.
Olegario Sepulveda'dır adım.
Kunduracıyım ben ve topalım
o büyük depremden bu yana.
Küçük daireli blokların üstünde kocaman bir kaya
ve dünya üstünde benim bacağımın.
İki gün bağırdım orada,
Mürekkepbalığı’nın en önemli özelliği kolcuklarıyla
bir desene benzemesidir,
ama çenesi ve mürekkebiyle de dikkati çeker
ve bu üç şeyin inanılmaz bileşkesi
bir canavarın bölümleri olarak yorumlanabilir.
1
Beyaz günün gölgeleri
gözlerime karşı. Gördüğüm
beyaz yalnızca:
beyaz saat, ruh bağımsız
Nasıl olacak O? Uzun süredir bakıp duruyordum bir gülün yapraklarına ve hoşlanıyordum onlara dokunmaktan: nasıl da istiyordum yanaklarının onlar kadar yumuşak olmasını. Ve oyalandım böğürtlen-çalılığında, çünkü böylesine sevmek istiyordum O'nun kara ve kıvırcık saçlarını. Ne ki, önemi yok şimdi bunların, çömlekçilerin sevdiği kızıl balçığın hoş rengi gibi esmer olmasının, ya da saçının hayatım gibi düz ve sıradan olmasının.
İzliyorum dağlar arasındaki boşlukları sisle dolarlarken, ve sisle şekilliyorum küçük bir kızın, küçük şirin bir kızın silüetini: değil mi ki böyle bir çocuğum da olabilir.
Ama öncelikle istediğim, çocuğumun sevdiğim adamın tatlı bakışıyla bakması bana, ve sesinde aynı titreyişin bulunması konuşurken benimle. Çünkü beni öpen adamı sevdiğim gibi öylesine seveceğim O'ndan geleni de.
O'nun için, çayır altında küçük bir kaynak gibi uzanıp uyumam O'nun için - acı çektirme bana, zahmete sokma beni.
Bağışla bana her şeyi: benim örtülü masalarla çevrili hoşnutsuzluğumu ve bütün seslere karşı duyduğum isteksizliğimi.
Anlatın bana evinizin sıkıntılarını, yoksulluğu ve ızdıraplarınızı - ama önce altını değiştireyim çocuğumun.
Edebiyatın böylesine ayaklara düşürüldüğü
ülkeme damla damla uzaklardan gönderdiğiniz çeviriler
biz şiir severlere gürül gürül akan ırmaklar oluyor.
Sonsuz teşekkürler,sevgi ve saygılarımla