Üzümlerin sonbaharı bu.
Sayısız salkım titreşti.
Beyaz, peçeli salkımlar
yapışıyordu şirin parmaklarına
ve mavi üzümler doldurdu
hafif dolgun memelerini
Gel hanım, cilası gitmiş
Şu kararmış tencereyi getir
Ve bu onarım ustasının düzeltip
Şekillendireceği bütün tavaları.
Gümüş tabaktaki
Her bir sakatlığı düzeltirim,
Aramadı mı şu ya da öbür gün seni, şafağın dişleriyle
filizlenmiş bir gün, ölümün tıkırtısından doğmuş,
seçilmiş üzümlerden bir gün aramadı mı
zırhını, tenini, anakaranı,
yıkamak için ayaklarını, sağlığını, tamamlanmışlığını?
Düzelterek ve tekrar düzelterek tüylerini yağmurda,
Kamburlaşmıştı ıslak bir kara karga
Yukarıdaki bükülmez dalda.
Görüntüyü gözümde
Ateşleyecek
Bir mucize ya da bir kaza
Hayır, bırakma ki tanısın Kraliçe
senin yüzünü yeniden, böyle daha tatlı
işte, ey sevgilim, uzağında putların, ellerimdeki saçının
süsünün ağırlığıyla; anımsar mısın
Mangareva ağacının senin saçlarına düşen
çiçeklerini? Bu parmaklar benzemiyor
Bilmesek de ne işe yarayacağını, ey Tanrı,
Bu hayat bir şey olmasa bile hayaletten başka,
Küçük bir inançla arasak bile el yordamı,
Dövüşecek ve kaybedecek bir yürek ver bana.
Olayım her daim asi,
Bugün adları Gajardo’dur, Manuel Trucco’dur,
Hernán Santa Cruz’dur, Enrique Berstein’dir,
Germán Vergara’dır, para karşılığı
konuşanlardır bunlar, ey anayurt, senin kutsal
adınla ve ileri sürüyorlar seni savunduklarını
atarlarken senin yapraklarının mirasını pisliğe.
Dağda gördüğüm dağsıçanı kaçmadı
Fakat hantalca seğirtti yayılmış eğreltiotlarının içine
Ve karşımda durdu, kirden bir çıkıntının ardında, tıkırdatarak
Solgun kemirgen dişlerini kastanyetler gibi
Eğik bacaklarıma doğru, değiştirmek istemiyordu
Şu ihtiyatlı tıkırtı sesini veya sevgi
O eşcinsel delikanlılar ve aşka teşne kızlar,
ve haylidir dul olanlar çılgın uykusuzlukla mustarip,
ve otuz saat önce hamile kalmış genç zevceler,
ve bahçemin karanlığında dolanan o boğuk sesli kediler,
kuşatırlar ıssız meskenimi
titreyen cinsel istiridyelerden bir kolye gibi,
Bir peçeye döndürmekte geceyi
Boz altın ağları ay’ın,
Sürüklemekte bir gölde uyuyan
Kıyı ışıkları sarı salkım filizlerini.
Bir ad - O’nun adı -




-
Esel Arslan
Tüm YorumlarEdebiyatın böylesine ayaklara düşürüldüğü
ülkeme damla damla uzaklardan gönderdiğiniz çeviriler
biz şiir severlere gürül gürül akan ırmaklar oluyor.
Sonsuz teşekkürler,sevgi ve saygılarımla