Çağır büyük puroları saranı,
O iri kıyımı, ve emret ona
İsterik kaymakları çırpsın mutfak kaplarında.
Oyalansınlar giymeye alışkın oldukları
Böylesi giysilerde hizmetçi kızlar, oğlanlar da
Getirsin çiçekleri geçen ayın mecmualarında.
Denizin o gürleyen kahkahasında
bir tehlike hissetmiyor musun?
Gelinciğin kanayan ipeğinde
bir tehdit görmüyor musun?
Deniz kuşatır burada adayı.
Ama ne deniz?
Coşkundur hep.
Evet der önce,
sonra hayır,
sonra hayır yeniden,
Bütün o adamlar oradaydı
büsbütün çıplak girdiğinde içeri o.
Sarhoştu adamlar ve tükürdüler ona.
Irmaktan yeni gelmiş, yolunu yitirmiş
o denizkızı bir şey anlamadı.
Sataşmalar aktı parıldayan teninde.
Deniz kızlarının gözyaşlarını
kehribarın barındırdığı doğru mudur?
Kuştan kuşa uçan
bir çiçeğin adı ne olsa gerek?
'Gitmekle kalmak arası sızılarla
Durul bende' dedi kadın
'Arın bende
Solu bende
Bin ruhumda bin yürek
Tüm sevdaları yak bende' dedi kadın
Deniz mağaralarında
bir susuzluk vardır, bir aşk vardır
bir esrime vardır
hepsi de kavkı gibi serttir
tutulabilir avuç içinde.
Öğretmenim olduğundan gereksinim duyarım denize:
bilmem müziği mi öğrenirim bilinci mi:
bilmem yalnız bir dalga mıdır yoksa derin bir varlık mı
ya da yalnızca çatlak bir ses midir ya da balıkların
ve gemilerin parıldayan bir telkini mi.
Gerçek şu ki, uykuya dalana dek ben
Nerede sizlerin anıtları, muharebeleri, şehitleri?
Nerede kabilelerinizin anısı? Efendiler,
şu gri kasada. Deniz. Deniz
kilit altına aldı onları. Deniz Tarih’tir.
Önce, dalgalanan petrol vardı,
Senin küçük elinden filizlendi daha önce
kendi özlerini
coğrafyanın hayretine dağıtan
varlıklar.
Böylelikle dönüştü Camõens
her daim çiçeklenen
Edebiyatın böylesine ayaklara düşürüldüğü
ülkeme damla damla uzaklardan gönderdiğiniz çeviriler
biz şiir severlere gürül gürül akan ırmaklar oluyor.
Sonsuz teşekkürler,sevgi ve saygılarımla