İsmail Aksoy Şiirleri - Şair İsmail Aksoy

İsmail Aksoy

Bir koku kaldı geriye şekerkamışı tarlalarında:
bedenden ve kandan bir karışım, iç bayıltıcı
iğrenç bir taç yaprağı gibi.
Hindistan cevizi ağaçları arasında doldu mezarlar
ezilmiş kemiklerle ve dilsizleştirilmiş can çekişle.
Nazik satrap konuşuyor

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Ama yangından sonra
nerdeyse heceleyebilir
insan kendini çimenin damarlarına
bir kaç gün yaşayan sineğin yolu
örümcek ağı

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Dilek

Ah izin ver doğru yaşamama
ve bir gün doğru biçimde ölmeme;
böylelikle kötü de olsa iyi de
dokunabileyim gerçekliğe.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Katedrallere yaslanmış, bağlanmış
duvara, sürüklüyorlar
ayaklarını, bohçalarını, siyah bakışlarını,
soluk benizli, gotik çatı canavarları,
onların basit yemek çıkınları,
ve oradan, taşın

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Dillerinin nasıl çevrileceği hakkında
nasıl hemfikir olmalı kuşlarla?

Nasıl demeliyim kaplumbağaya,
yavaşlıkta onu geçtiğimi?

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Şarkı söyleyerek dolandım
Avrupa’nın
üzümleri
ve rüzgâr arasında,
Asya’nın rüzgârıydı bu.

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Dinle canân, dinle
Sevdiğinin sesini;
İnsan üzülmeli
Dostluk bittiğinde.

Bilmeli ki insan

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Romanya’da aptal olarak doğmuşsanız,
aptalca bir kariyer yaparsınız,
Avignon’da aptal iseniz,
Fransa’nın eski taşları
okullar ve bahçelerin
saygısız çocukları

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Komşumuzun o büyük dişi domuzunu
Yetiştirmeyi nasıl becerdiğini Tanrı bilir:
O hinoğlu gizi ne idiyse, gizledi

Aynı şekilde
Büyük dişi domuzunu – kapatılmıştı ahalinin bakışına,

Devamını Oku
İsmail Aksoy

Nesnelerin geometrisine giriyorum caddeden dışarı
ve kemikler müzik çalmaya başlıyor
kaç yaşında olduğu görünüyor bir ormanın
açarken ses kör bir gözü

[1984]

Devamını Oku