her şeyden arta kalan
sis ve naz
yarı karanlık
yarı aydınlık
yarı acı, yarı mutluluk
gözlerimde
hira bir aşkın bekleme noktası
inzivanın kalp atışları
göklere açılan karanlık mabet
hira bir çilenin ebedi hanesi
saklıydı onda gül danesi
mahkumların bir geleneği vardır
koğuşa getirilen bahtı karaya
Allah kurtarsın, derler
bu aslında, birkaç lira verir misin, demektir
önce ceplerini yoklarlar adamın
ardından kalbinin zulasını deşerler
dedim ki bu rüya ikimizin
hadi kapa gözlerini
açılsın düşlerin perdeleri
iki melek inecek gökten
iki kar tanesi düşecek
aşk bu
nasıl anlatılır susmadan
bir başına hayallerle konuşmadan
her uyku vakti adını sayıklamadan
aşk bu
her şeyi farklı kılan o gözlerin
bir rüzgar gibi geçince gözlerimin önünden
ateşe koşan kelebekler gibi koştum ardından
sana mutluluk, demişti gözlerim
sana aşk, demişti yüreğim
tüm sebepler sustuğunda
büyümek... bir sarmaşık gibi
kalbinde, canını alıncaya dek
ve tüketmek ve tükenmek
kimselere bırakmaksızın
kıskançlığın kanına bulanıncaya dek
yakmak zamanı
beni kalbine al, dedi
ve sonsuza dek kilitle
kurtar beni, dedi
özgürlüğün esaretinden
nefretle bile olsa
önemli olan
her gidiş biraz ölmektir
azar azar ve adım adım ölüyoruz
ayak izlerinde kalıyor gözyaşlarımız
bilinmez bir mezarda çarpıyor kalplerimiz
her gidiş biraz ölmektir
okyanus ortasında bir su damlası
sanki ışıltılı maviliklerde açan
bir gül goncası, bir güneş parçası
yedi rengi var bin bir renge karışan
tükenmeyen mutluluğu var sanırsın
bitmez coşkusu dalgaların




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!