yağmur duasına nasıl çıkarsa
toprağı, dudağı, yüreği kurumuş insanlar
ve nasıl yalvarırlarsa
can dilenir gibi ta yürekten
dizlerinin üstüne çöküp
sen Şark’ta, ben Garp’ta
en son hangi bayramdı
hangi bayram gördüm seni, bilmiyorum annem
bugün bayram mı, onu da, bilmiyorum annem
susarsam yanarım
denizlere aşık olmak gibidir seni sevmek
gözlerinde vurgun yemek
kalbinin sonsuzluğunda yürümek
denizlere aşık olmak gibidir seni sevmek
bir uçurumun kıyısından sana bakmak
sen üşüme annem
biliyorum kar yağıyor Kars’a
buz gibi donuyor şimdi ne varsa
cümle alem donsa bile
sen üşüme annem
bir ölüm merasimidir bu
biri gömülecektir topraklar altına
güneş doğu’dan kalkıp gelmiş
insanlar nefes alıyorken
biri gömülecektir
biri ağlıyordur
oradaydı
parmaklarımın ucunda
oradaydı
dokunsam kaybolacak hayal gibiydi
oradaydı
kalbimi avuçlarında
güneş doğmaya görsün
ben her sabah konarım pencerene
kanat çırpışlarım uyandırmasın diye
sessizce kurulurum pervazlara
perdeler çekili olur genelde
ah Meri
şöyle bir sahne vardı diyeceksin bir gün
hayat filminin en acıklı yerinde
tüm senaryoyu ta baştan değiştiren
şöyle bir sahne vardı diyeceksin bir gün
ormanlar yakan küçücük bir kibrit düşün
tüm o güzel şarkılar
bir sağır için söylense ne çıkar
insan gün gelir kalpsiz birini bile sever
ve vazgeçer
ya da öyle sanır
beyaz bir gemi yaptırdım
yelken açıyorum sonsuzluğa
azrail'le yolculuk var uzak diyarlara
yalnızlıktan değil, sensizlikten korkuyorum...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!