alzaymırlı birine anlatır gibi
anlat bana aşkını
unuturum
unutacağımı biliyor gibi
anlat bana aşkını
nisyan ile malul olan aklıma
geceydi, her yan zifiri karanlık
dağlar uğulduyor, sular uyuyor
altı köşeli yıldız gökte parlıyordu
rüzgar düşlerimi sürüklüyor
annem çok uzaklarda gecenin bu vaktinde
buz gibiydi gözlerin
ateşten suya düşmüş gibi sönüverdim
güneşe dokunmuş su gibi
denizden kopup da yükselmiştim
yerden çok uzaklarda duruvermiştim
önce düşte gördüm
sonra karşımda
ardından tam da kalbimin içinde
hayat arkadaşım
seni candan öte ruhumda
sevdim seni yokluğunda, varlığında
her gün kapının ziline bir çocuk dokunur
ve lütfen beni içeriye al, der
beni değiştir, beni yeniden yaz
kapıyı hafiften aralar, ona bakarsın
ama hiç bir zaman onu içeriye alamazsın
istanbul ağlıyor sen gidiyorsun
kanadı ıslanıyor aşk güvercinlerinin
bir bir düşüyorlar yollara
koşmak neye yarar ki varamadıktan sonra sana
istanbul ağlıyor sen gidiyorsun
ölümün ne zaman geleceğini bilseydim
onu, sana en uzak yerde beklerdim
gözlerinin ta içine bakarken gözlerim
ruhumun götürülüşüne dayanamazdım
sırtımdaki bıçağın kanları damlıyor
kan kırmızı şimdi yüreğim
gözlerim, düşlerim, ellerim
anbean tükeniyor hislerim
alev alev yükseliyor feryadım
gökler tutuştu imdadımdan
mutluluktan bir bulut
sevdalı oldu
hüsranları bir kenara koydu
ağlamak nedir unuttu
ama avuçlarından yaşlar dökülüyordu
tutkuyla sardı toprağın kalbini
bize bir zafer şiiri lazım şimdi
yaralı gözlerden
mutluluk gibi dökülen
kan sunağında ölüm gibi biriken
diyeti iki canla ödenen
kemiğe saplanan ok gibi acıyla çıkarılan




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!