bana ölümü sormuştun ya
bak işte anlatıyorum sana
bir tohum düşer toprağa
bir yağmur yağar sonra
ve bir şimşek çakar tohumun bağrında
çatlar ve canlanır ebedi olacakmışçasına
meyden içmiş gönül sarhoş olmuş aşka
şer gönlün ahvali şen olmuş ney çalınca
gece güneşi görmeyi lüzum eylersin
öyleyse nedir bu istiğna
ayrılırken ağlamamak için
çok çok çok sevemiyorum
kan kırmızı gözlerim
ve sözlerim, yanık ve kederli
fırtınalar kopar da içimde
taşıp da çağlayamam diye korkarım
burada ve şimdi
başka bir yer
ve başka bir zaman olmayacak
dağları bağlasan dünyanın kalbine
hiçbir şey eskisi gibi kalmayacak
sahilden nasıl görünürse uzaklaşan bir gemi
ve o gemiyi diğerlerinden ayıran giden sevgili
işte öylesine ulaşılmaz ve tutkulu
bir efsun sarmıştı yer ile gökleri
uzaktan bir çığlık gibi gelirdi sesi
bugün seni seviyorum, diyordu mutluluk
mutluluk yazılmış gözlerine
gözlerimden alma desem
bu hikayede bir sen eksik
olma desem
uçurumun kıyısında hayalin
aşkın sırat köprüsünde ayaklarım
yokluğunun derin uçurumuna
bakarsam düşerim
titrer bıçak sırtındaki yüreğim
kandan bir deniz gibi
kelimeler hiç tükenmesin
şu gülümseyen gözlerinden
şiirler gibi dökülsün
en güzel sözler
bir bakışınla
bıçak ucuyla kazınır gibi
tecrübesi olmazmış aşkın
çamurdan bir heykel yapmak değilmiş o
ya da bir araba kullanmaya benzemezmiş
uçurumun dibine düştüğünde
belki yeni bir hayat şansı verirmiş sana kader
bu sadece bir tesadüf
bir daha olmayacak, dedi adam
ayaklarım bir daha beni sana getirmeyecek
kalbim nefes aldığın hiçbir yerde çarpmayacak
bu sadece bir tesadüf, dedi adam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!