fotoğraflarda kalmış o kadim mutluluklarımız
ağlıyormuşuz, yakarcasına cesedini acının
hiç gülmemişiz dudaklarımız tebessüm ederken
o bir maskeymiş, ayrılığı kahkahalarla örtmüşüz
siyonist katiller gökten bomba yağdırırlarken
kar yağıyordu istanbul’a
çocuklar kardan adam yapıyorlardı
insanlar korkmadan yürüyorlardı
özgürce ıslanmak isteyen herkes
gökten dökülenin altında varolmaktan mutluydu
kar yağıyordu
soğuk vardı
buz gibi rüzgarlar esiyordu
kollarımda bir ceset donuyordu
öldü demişlerdi Meri
kıymış canına zamansız
bir lütf-u ilahidir ellerin
sen tutmazsan, ben düşerim
sadece inanmış insanlar için
mucizeler yaratılır, bilirim
içimde yanan fitil
gözyaşlarımdan beslenerek tükeniyor
ateş ve su ortasında yaşamak
ve seni sevmek
kıyısız ummanlarda kaybolmak
ve aramak seni soluksuz fırtınalarda
bugün herkes ayrılıktan bahsediyor
dünya öyle diyor
güneş de
bak nasıl da kararıyor
o gittikten sonra
mutluluk ayrılıyor önce
kalbimden bir sır gibi saklıyorum
henüz o bilmiyor ayrıldığımızı
nasıl söylerim ki ona en büyük aşkının
bir eylül akşamında çekip gittiğini
kalbimden bir sır gibi saklıyorum
senden kalbini istemek
şeytandan dua beklemek kadar zor
ve imkansız biliyorum
kayıp parçasını bekleyen kalbime
bunu anlatamıyorum
cumhuriyet'i kuran
sakallı ve başörtülü vatanseverlere ne oldu dersiniz
avrupalılar gittikten sonra
öz evlatlarınca derdest edilip
berbere götürüldüler
namlular ucunda
sen cennetsen
aşk cehennem
ve bense a'raf
aynı kalbin içinde
üç ayrı kainat
dönüyor yıldızlar gibi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!