ah meri!
bin yıllık acılarım var
imkansız bekleyişlerle tutkunum sana
bir bin yıl daha acı çeksem de
prangalarla geçsem de çölleri
yine de gelirim sana
o, camların ötesinde
kalbim sol yanımda duruverdi
bir aşkın külleri
içimi yeniden yakıverdi
kalbime dolan o büyük aşkını
gözyaşlarıma yazsam dünyalar alır mı ki
adını anınca içime dolan mutluluğu
dağlara yüklesem taşır mı ki
aşkın mabedi çağırıyor beni
deli bir fırtına büyüyor içimde
gözyaşı yağmuruna tutulurken yüreğim
ruhumun çöllerinde güller açıyor
aşkın mabedi çağırıyor beni
düğün dernek eğlencelerle yollarız
gittikleri yer peygamber ocağıdır
vatan kucağını açmış onları beklemektedir
kınalı kuzular teskereye dek
can alıp can verecektir
her şeye rağmen onların dönmesini bekleriz
bir dost gibi vurulduydu
alelacele gömüldüydü
fatihasız
son namazsız
toprakla yıkandıydı
dikenini hayata
geride ağlayan yoksa eğer
su gibi akmak uzaklara
ve dökülmek sessizce meçhullere
eyvah bu bir ölüm sanki
bir de yeniden dirilmesi var ki
bir uçurumun kenarında
yükseklik korkunu hatırlarsın ya
düşmemek için
tüm ruhunla titreyen ellerini uzatıp
boşluğa doğru yalvarırsın ya
sanki orada biri varmış gibi
bir de benim için doğ yüreğim
doğudan gelen güneş gibi
kızıl ve kocaman adımlarla
sar dört bir yanımı, kucakla masum ellerinle
bir de benim için doğ yüreğim
en güzel dualar biriksin avuçlarında
mutlulukları içsin yüreğin kana kana
inciden bir yol serilsin ayaklarına
yazılsın ömrün cennetin tahtına…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!