Ne gaflet, bakmaz ağlar ağlanacak haline;
Ağlar gelmiş geçmişe, bakmaz istikbaline.
Gözyaşı; ne kederden, ne dertten ne de yastan...
Gözyaşı, gözü, gönlü silmek içindir pastan…
Bir nesil istiyorum;
Yürekleri pak olsun,
Alınları ak…
Bir nesil istiyorum.
Açsın ufkunda şafak.
Fatih Sultan Mehmet Han, müstesna bir handı O.
İstanbul’u fetheden muhteşem sultandı O.
Büyüdü bu başkentin büyülü rüyasıyla,
Yıllarca bu sevdanın ateşiyle yandı O.
Yağ insanlık yurduna yağ tertemiz kar gibi,
Sar toplumun ufkunu bembeyaz dağlar gibi.
Düş mahzun gönüllere rahmet semalarından,
Yağ inceden inceye yıldızlar yağar gibi.
Sen ki yurdun bağrından çağlayan bir ırmaktın,
Nice bulanık çaylar bozamazdı tadını.
Sen ki asırlar boyu okyanuslara aktın,
En görkemli zirveler unutmazdı adını.
Doğdun Anadolu’nun yemyeşil dağlarından,
Bir rüzgâr ılık ılık yüksek dağlardan eser,
Bir rüzgâr o esince kalmaz rüzgârdan eser.
Eylül 2011
Sanma bağ bahçelere her sabah yağan kardır.
Sanma çiy taneleri donmuş birer buhardır.
Kim bilir hangi mahzun, serin geceden kalmış,
Hangi kalpten dökülmüş bembeyaz damlalardır.
Aşk ateşle yıkayan, kalpleri buzla saran;
Aşktır ruhu titreten, aklı baştan çıkaran.
Aşk gaflet bulutunu dağıtan kutlu rüzgâr,
Aşktır gönül ufkunda açan rengârenk bahar.
Yürü dağ taş demeden kayalarda iz kalsın,
Yürü sessiz sedasız izler sahipsiz kalsın.
Yürü kar kış demeden, yürü bu hengâmeden,
Kalpler sükûn içinde bırak tertemiz kalsın.
Gelmişti makama arz-ı hâl için,
‘Bey’ dedi kasıldı, dikti başını.
Bir çalım, bir tafra attı o biçim,
‘Hey’ dedi kasıldı, dikti başını.
Kapıdan bir hava, girdi içeri,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!