Göz kırpınca kundaktan uyandık sandık güya;
Meğer dalıvermişiz bir efsunkâr uykuya.
Aralık 2010
Çakıl taşı saf, berrak; taşın en zirve hali…
Çakıl taşı sularda bulur engin kemali.
Çağların çilesini barındırır bağrında,
Dağ gibi yüreğinde taşır bin ihtilali.
Cihangirlerin otağı,
Hayattır taşı, toprağı,
Kervanların baş durağı,
Medeniyetlerin yolu,
Güzel yurdum Anadolu.
Bu dünya baştanbaşa aşktır, hüzün, umuttur,
Bu yağmurlar gözyaşı, bu sevdalar buluttur.
Tut gönül ırmağını yatağından taşmasın.
Tut ki kurak çöllere akıp buharlaşmasın.
Dalgalar, ne fırtına, ne de sadece bir su;
Dalgalar, denizlerin karalardan arzusu...
Dalgalar, denizleri kirinden arındıran,
Dalgalar, her damlada bir derya barındıran…
Çocuklar evlerin neşe kaynağı,
Kalplerin çiçeği, balları onlar.
İnsanını dünyaya bağlayan bağı,
Hayat ağacının dalları onlar.
Sevilirler hem dem mutlu olurlar,
Ayrılık isteyenler, etrafına bir baksın…
Kan ile gözyaşından başka ne bulacaksın.
Sanıyor musun sana, özgürlük verecekler?
İşte mazlum Filistin, işte acı gerçekler.
Bayramlar cemiyetin durulduğu günlerdir.
Birlik, beraberliğin görüldüğü günlerdir.
Bayramlar, insanların coşkuyla kaynaştığı;
Gönül köprülerinin kurulduğu günlerdir.
Bir akşam bu sahilde batan güneşi izle,
Kızıl ufkun ardında birleşirken denizle.
Görürsün ışıkların denizde yandığını,
Görürsün her akşam bir devrin kapandığını.
Bir kısa keyif çatmak, bu hayat bir hamakta;
Hüner bu salıncakta asıl sallanmamakta.
Ekim 2011
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!