Ey parlak zirvelerin zevkini tatmış dağlar,
Ey yeryüzünü baştan başa kuşatmış dağlar.
Ey yalçın yamaçlarla etrafını donatmış,
Ey gururlu göğsünü göğe uzatmış dağlar.
Bir gün bu ömür tası hayat suyuyla dolar,
Biter hamam sefası, soğur bu sıcak sular.
Ağardıkça gökyüzü çekilir yıkananlar,
Çekilir hayallerin büyüsüne kananlar.
Bir sada, gök kubbede gönülleri coşturan…
Bir sada, kâinata ilahi mührü vuran…
O bir biat, beş vakit halktan Hakk’a yükselen;
O bir müjde, kalplere gayp âleminden gelen.
Karanlık bulutları dağıtan kutlu rüzgâr,
Odur masmavi gökte açan rengârenk bahar.
Öteler ötesinden ufka bakıştır ölüm.
Rahmet deryalarına doğru akıştır ölüm.
Dünyevi kayıtlardan kayıtlı bir kurtuluş,
Âdiyat âleminden arşa çıkıştır ölüm.
Asırlardır durmadan coşkuyla akar Çoruh.
Sığmaz dar vadilere etrafı yıkar Çoruh.
Onu ne yüksek dağlar ne gür kaynaklar besler;
Onu bu kutlu yola engin deryalar sesler.
Baş koyduk aynı yola, aynı aşka, ülküye,
Asırların iziyle hepimiz bir milletiz.
Doğusu batısıyla bir bütündür Türkiye,
Gökte ay yıldızıyla hepimiz bir milletiz.
Kimse parçalayamaz, kimse bölemez bizi,
Hayat bir çürük meyve, iki yaprak arası;
Bir ağacın dibinde dinlenmek macerası…
Hayat, doğum ve ölüm; iki tahta arası…
Beşikten teneşire uzanmak macerası…
Ayrılıp ırmaklardan uzak düşme çöllere,
Katıl coşkun sulara düşme küçük göllere.
Buharlaş çık göklere yağmur ol yağ yeniden,
Sen ki deryadan geldin uzak kalma denizden.
Geceler bu geceler,
Esrarlı bilmeceler.
Dehlizlerden karanlık,
Yıldızlardan yüceler,
Geceler bu geceler.
Gözler ne bir pencere, ne ışık, ne aradır;
Gözler kalbi kanatan iki açık yaradır.
Gözler ne kahverengi, ne yeşil, ne karadır;
Gözler gönül ufkunu gösteren manzaradır.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!