Bir gün bu ömür tası hayat suyuyla dolar,
Biter hamam sefası, soğur bu sıcak sular.
Ağardıkça gökyüzü çekilir yıkananlar,
Çekilir usul usul bu hayale kananlar.
Bir sada, gök kubbeye ilahi mührü vuran…
Bir sada, hakikatle gönülleri coşturan…
Bir çağrı, yankılanır çağların ötesinden,
Bir nur ki aydınlanır kâinat gölgesinden.
O bir biat, beş vakit halktan Hakk’a yükselen,
O bir müjde, kalplere gayp âleminden gelen.
Öteler ötesinden ufka bakıştır ölüm.
Rahmet deryalarına doğru akıştır ölüm.
Dünyevi kayıtlardan kayıtlı bir kurtuluş,
Âdiyat âleminden arşa çıkıştır ölüm.
Asırlardır vatanın bağrından akar Çoruh.
Sığmaz dar geçitlere etrafı yıkar Çoruh.
Onu ne yüksek dağlar, ne gür kaynaklar besler,
Onu bu kutlu yola engin denizler sesler.
Baş koyduk aynı yola, aynı aşka, ülküye,
Tarihiyle, özüyle, hepimiz bir milletiz.
Doğusu batısıyla bir bütündür Türkiye,
Gökte ay yıldızıyla hepimiz bir milletiz.
Hayat; doğum ve ölüm… İki tahta arası.
Beşikten teneşire uzanmak macerası.
Aralık 2010
Ayrılıp ırmaklardan uzak düşme çöllere,
Katıl coşkun sulara düşme küçük göllere.
Buharlaş çık göklere yağmur ol yağ yeniden,
Sen ki deryadan geldin uzak kalma denizden.
Geceler bu geceler,
Esrarlı bilmeceler.
Aşağıdan aşağı,
Yücelerden yüceler.
Geceler bu geceler.
Gözler ne bir pencere, ne ışık, ne aradır;
Gözler kalbi kanatan iki açık yaradır.
Gözler ne kahverengi, ne yeşil, ne karadır;
Gözler gönül ufkunu gösteren manzaradır.
Ne gaflet bakmaz ağlar ağlanacak haline,
Ağlar geçmiş, göçmüşe bakmaz istikbaline.
Gözyaşı; ne kederden, ne dertten ne de yastan...
Gözyaşı, gözü gönlü silmek için o pastan…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!