şehrin merkezinden uzak bir küçük köyde
buzdan bir ışık kulesi gibiydi ay
kış ortasında yıldız dolu,
berrak bir yaz gecesi gibi
saatin gece yarısını çoktan geçtiği düşünülecek olursa
ateş böcekleri eksik sadece
gecenin ahir vaktinde öyle bir nur parıldadı ki
mekke sokakları paha biçilmez cevhere dönüştü
son peygamberin ayak izleriyle kutsandı koca şehir
nefes nefese vahşiliğe ayarlı zaman
müşrik denilen çölde
hayat acılarını takdim eder bazen
önüne set çekilmemiş seller gibi teşrif buyururlar
dibine fazla inilmez bir çok şeyler gibi
acılar da kuyuya benzer
içlerinde boğuluruz
soğuktur yüzler aynanın orta noktasında
ölmüş gibi uyur yüreğinin derinlerinde birileri
doğar başka hülyalarda sevinçten titreyerek
sevebilen her ruh kendi bedeninde
her şey yarı gövdelerine kadar kristal
mutluluk vadeden yollar var önümüzde
büyüsü sarıp sarmalar bizi
tozpembe bulutların üzerinde
kaderlerine terk edilmiş gibiyiz zeynep
bu yüzden işte yalancı umutlar
yaprak üşümüş..
elma dalından düşmüş
masal ışıldağından şaşaalı sahneler
mest eyleyen parıltılar savrulmuş eylülden ekime
yağmur taramış saçlarını gecelerce
yaprak üşümüş...
elma dalından düşmüş…
her şey turuncu
masal ışıldağından şaşaalı sahneler
mest eyleyen parıltılar savrulmuş eylülden ekime
yaralıyız işte…
ümidimizi kesmişiz kendimizden
zifir bir gecedeyiz
geleceğimize ölüm yazılı
mevsim hazandı artık
yağmurlar etkisini artırmıştı gittikçe
akranlarım kalmamıştı sokakta
yapraklarını dökmüştü salkımsöğütler
ya sen
ya sen filistinli çocuk
dün seni gazze de gördüm yapayalnız
bir yetim gibi
kalbimi acıtan belki de senin susmandı
sesini kimselerin duymadığı paramparça gecelerdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!