geceleri İstanbul kıskandıracak kadar güzel.
caddeleri, ışıkları, gürültüsü,kalabalığı…
içimizde yavaş yavaş ölen bazı şeylerin
yerini alan sahte mücevherler gibi.
bu yüzden gece ve yalnızlık.
bu yüzden Hira
bir nevi eski zaman hikayesi bu
sofalı, cumbalı, verandalı ,ahşap,
kerpiç evli …
odaları naftalin kokan
duvardaki saatin tik taklarından başka
ses duyulmayan
bir nevi eski zaman hikayesi bu
tek tek giderek yükseliyordu şehir
güzel bir manzara için adeta
birbirinin önünü kesiyor
diğerinin güneşine
zaten çoktan engel olunuyordu
sadece isyanların şiddeti ve ön öfkeleri idi
içimde bir yerlerde,
yürek atışlarıyla çoğalan
artan zamanlar hep gözümün önünde
ruhla beden arasındaki mücadele
ben ne hikayeler biliyorum
öyle sözlerden kurulu ki
gözleri kapalı içimdeki çıplak duyguların
kafesleri sökülmüş bir zamanın arkasından
kör bir sonbahar ikindisinin ışığında sarhoşum
bugün sebebini bilemediğim bir sıkıntı var içimde
çatlıyor yüreğimin çehresi süzülüyor kıvılcımlar
tıpkı bir krater gibi
bugün sebebini bilemediğim bir tuhaflık var içimde
elma çiçekleri toprağın üzerine düşerken
üzerimden silindir gibi geçti
pusuda bekleyen, sinsice bir hastalık
hep hastalıkların aynı yere çıktığını düşünürüm
neyi ne kadar bölerseniz bölün
görmek istediğiniz şeyi görürsünüz
ölüm bu
gökten tozlar yağar öyle çok
peşinden sonbaharın sararmış yaprakları
üstlerinde yağmur damlaları
bir sonbahar mevsimi şarkısı mırıldanırım
ardımda bıraktığım kaldırımlarda
çatırtı sesleriyle uyanırlar uykusundan
geçerdi gözlerimin önünden sigaramın dumanı
şafak vakti tan yerinden hep aynı kızıllık
rüzgar silerdi camdaki parmak izlerimi
sabahı beklerken uyurdum
çiçekler açardı rengarenk pencerelerde
hey sokağın ucundaki kırık camlı evler
hey evleri kuşatan yoksulluk
hey gecenin içinden kayıp savrulan sessizlik
hey kutlu yalnızlıklar
göklerde ayaza kesen karanlıklar
elbet bir çift ölüm de sizin için
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!