zihin yatağından akan sırların var
mesela
mutlu değilsin
anlatmakta güçlük çektiğin bir şeyler mevcut
çoğu zaman konuşmaya bile çekindiğin
gecelerden bir geceydi
gittikçe saldırganlaşmıştı çöken karanlık
taş kesmişti gölgeler yol boyunca
köyün patikalarını aydınlatıyordu bir kaç ışık
zihnimiz allak bullak
sabahlar çekip gitti eşkalsiz bilip yüreğimden
amansız bir eşkıya yürüyüp gitti varoşlarından
yağmurun yağışına ne çok alıştım her defasında
yitikliği kadar eskiydi içimdeki bitmek bilmeyen savaş
gün bitti
ince yorgunluğu kaldı ayrılıkların
mevzubahis yolculuksa
menziller vardır
kıvrımlı, sapaklı, tümsekli
yolcu yükümlü
amaç mukaddes
dün gece
sadece sessizlik vardı
ay yok
yıldızlar yoktu
ne kadar karanlıktı
yoksun işte kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi
şu an saatin kaç olduğu önemli değil
sessizliğin çemberinde milyonlarca ses kesilmiş çünkü
şahit olduğum ayaklanmalar dingin bir nehrin akışına koşuyor
bir dahaki gece yolculuğuna dek
ey...
uykusuzluğun gözüne sürgün şiir
eşkıya kelimelerin hazin sesi
alnından vurulmuş saatlerin çırpınışı
ıslahat teşebbüsleri
gecenin asaletine üflenen
ibadetten sarhoş ruhların sığındığı bir limandır oysa
bütün ihtişamını okşayacak bir masal
yüce bir haşyetin göğsümüze dokundurduğu
umutlar filizlenir ıssız gecelerin en müstesna yerinde
Sinemde heybetli bir ağrı volta atıyor
Tutuşmuş yanıyor cayır cayır içimde ki şehir
Dokunur alnıma
Korkumun peydahladığı çocuk
Sağında darağacı solunda bir cellat
yırtılmış bir mektubun üzerindeki adresten
incecik limon dilimi gibi fincanımın içine bırakıyorum seni
karşımda duruyorsun öylece
aklıma vurup düşüyorsun
odanın duvarlarına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!