her sabah uyandıktan sonra daima
güneşe bakıyormuş gibi ağır ağır
gözlerimi zorla zapt ederek gezinirim
rastgele görmüş gibi önünde durduğum
bu muhteşem manzarayı
gözlerim kapanıncaya dek
her gece yeni baştan
önce kirletilmiş hecelerle
kapılar açılır birer birer
ürkek ürkek lambalar yanar
kısık nefeste ısısı alınmış ateşler yanar
sokağın ucundaki soluk perdeli evde
çoğu zaman
kaybettiklerimizin idrakine bile varamıyoruz
belki de fark etme yeteneğimizi çoktan saf dışı bırakmışız
kendi irademizle yol yürüyemeyecek hale gelmişiz
kendi içimizde
her nedense,
uyku düşüncesi en muhteşem meyvelerini tattırır bana
gözlerim yaprak gibi hafif bir rüzgarla sallanır
aheste yürür aheste yükselir dolunay
ışığının nağmeleri sükutun yattığı odamda yankılanır
işveli bedenleri belirir ince tüllerle örtülü
her gece rüya denizinde onlarla yıkanırım
bırakalım güneş girsin içimize
üfleyelim üstüne taptaze renklerimizi
giyinelim ak bulutları bakire sevincinde
bize değip geçen kuş tüyü hafifliğinde
yele verelim heyecanlarımızı zeynep
bu sabah yeniden uzaklara ta uzaklara
yürümek istiyorum
sadece zihnimde olan bir hayale
uçurumlardan korkular teneffüs ederek
sonra da kendinden geçip nefes nefese
sonbahar rüzgarlarının uğultusuyla
dağların hırçın, isyankar kadını
kır çiçeği gibi kokuyor tenin
öyle yanmış , öyle susamış öyle muhtaç
hasret kıvrımlarında ılık bir su gibi
ince bir sızı gibi
kutsal ateşten daha kutsi
ebabiller uçurarak gidelim bu diyardan
derin uykularla emzirdiğimiz gecelerden
göğe açık avuçlardan ruhumuz kanatlansın
matem dolu sabahlar olmadan
yıldızlar misali dolunay düşlerine gidelim
ışıklar sızarken gecenin tenha sokaklarına
sessizliğe karanlık düşer
meçhulden bir nida duyulur
her ağacın her birinde bir mezar
her mezarın içinde beş cesetli bir mekan
mavi kelebekler ölür,
kelebekçe örülmüş bir duvar kalır geriye
uçmaya ne gerek var gece-gündüz
açlığa mahkum totaliter bir rejimden
bir çıkış yolu bulunur elbet
dördüncü vites son etap




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!