arzuları yakan haledir heyecanlar
cennet hurilerinin gözlerinde aşkın kaynağı
buzlar gibi erimektir tutuşan her yangınla
sel olup başını taştan taşa vurmaktır heyecanlar
yoldasın
yola çıkmış
yürüyorsun
gölgen düşüyor önüne
terin dökülüyor yorgun ayakuçlarına
tazecik bir güne açtım gözlerimi
güneşin yüzüme vuruşuyla
yeniden doğmuş gibi hissettim kendimi
komşu evlerin
boş sokağın görünüşü bir garip
bir garip duygu çöktü içime
sisli bir derunilik içimde
hiç bir şekle bağlı olmayan
akşamın morunu kırmızısını seyrediyorum
ufka yayılmışlar bir bir
gökyüzünün çehresine
esir kentlerin mahpusları gibi
puslu sokaklara serpildi fırtınalı akşamlar
göz kapaklarımdan kan damladı
her karanlıkta yağmurlar büyüttü acılarımı
her solukta biraz daha
uçurumlara doldurdun güneşi
kumu, çölü yanık renkleri
ürperip durdun
keskin bir bıçağın sırtında
sen de gel hayat
ölümün tam ortasına
rüzgar yeniden canlanır
bir küheylanın yelesinde özgürlüğü tadarım
salarım koyu maviliklere kendimi
ilanihaye ta derinliklere
ufuklarımı alacakaranlıklar sarmalar
unuttum ilkin pusulasız hayalleri
bağrım çöle dönüştü gönlüm çöl ateşine
kurbanı olmadan yağmurlarına diriliş yok
sorma sakın bu gök bu deniz neden karanlık
sanırım tek suçlu o kömür siyahı saçların
geceleri yangın yerine çevirir yakamozlar
dalgaların üzerinde sonsuzluğa adanmış
her dem bir varidat tufanıyla sırılsıklam
küsuflara maruz
şimşekler mertebesinde yansımaları
nice sürprizlere gebe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!