Bir ses gelir, aklıma girer,
Beni apansızın ikiye ayırır.
Düşüncelerimi sorgulatır,
Kendisine mahkum bırakır.
Bir ses, bin bir düşüncede,
Bir kürek alıp,
Mezar yerini,
Hazırlamalı insan.
Bir kürek de olsa,
Ölümü hatırlamalı.
Bir tek sözün vardı,
Gönlümü kucaklayan.
Beni benden alan,
Yüreğimde kalan.
Bir tek söz bıraktın.
İnsan olana yaşamak denen şey,
Sadece nefes almak olmamalı!
Atılan taşın başı yarması tabi ki de,
İrade verilen insandan sorulmalı.
Koyunlarını çobana emanet eden,
Güneş vardı, karanlık araya girdi, bitti.
Aşk vardı, hüzün habersiz geldi, bitti.
Umut vardı, gözden fer olup, akıp gitti.
Sevgili vardı, sevgisi bitti, bırakıp gitti.
Ne büyük bir yüktür,
Katlananlara hafiften tüy.
Katlanamayanlara,
Ağırdan daha ağır bir yük.
Ne ömrün ilk demidir,
Aşk bahçesine girmiş gönlümüz,
Güllerde dikenler de göreceğiz.
Kızsak da, darısak da güllere,
Hepimiz dikenlerden bileceğiz.
Böyle istemiş olmalı Yaradan?
Gündüz mezarlıkların önünde türkü çağıranlar,
Gece olunca mezarlıkların uzağından geçerler.
Ölüler dirilerin korkularına akıl sır erdiremezler,
Diriler, dipdiri olanlardan neden hiç çekinmezler?
Masmavi gökyüzünde,
Açık mutlu, gri bulutlar,
İyi günlerinde dostlar,
Kötü günlerinde huzursuzlar.
Onları üzen su olmalı ki?
Denizden çıkıp gelecek beklenen,
Birazcık geç yahut birazcık erken.
Bekleyen daha ne kaybedecek ki?
Biraz zaman, biraz umut derken,
Hayatın en kokuşmuşuna değen,
Kirli bir beden, suyu bulandıracak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!