Rüzgârla yarışıp esen,
Soğukların can damarı olan,
Yağ yağ, diz boyunca,
Arı gibi oğul ver,
Caddelerden sokaklara.
Yolları kes tümseklerde,
Ayağımı bastım, kuru tahtaya,
Kalbimle tahtanın arasındaki bağı,
Çözmek istiyordum,
Dikenli teller arasında.
Birini ileri attım,
Diğeri kaldı haftaya.
Dağların yüceliği,
Korkutmasın seni.
Yolların inceliği,
Ürkütmesin seni.
Yolcunun kılıcı nefsiyle,
Tırmanır, çatık kaşlı dağlara.
Ankara nefes alıyor, hem de Kocatepe’den,
Tarih boyunca çile çekmiş insanların,
Alın terlerini gördüm, Kocatepe’de.
Çankaya, Ulus ve Kızılay’dan,
Sağanak sağanak, camiye toplanan insanlar,
Bir baraj olmuş, hem de iman doluydular.
Rabbim! Emanet ettin bize canımızı,
Senden başkasına eğilmeyiz,
Sana secde eden alnımızı,
Ölünceye dek, yerden kaldırmayız.
Rabbim! Biz aciz kullarız,
Hamallık yapan milyonlarca insan,
Esir edilmiş, aldığı üç beş kuruşa.
İsrail Oğullarının Firavun’a karşı mücadelesi,
Boğazlarında kalmıştı, Firavun’un kırıntısı.
Zulümden kurtulmak şöyle dursun,
Sözünü bile yapamıyorlardı bunun.
Gözyaşlarından sarkan umutsuzluklar;
Kara bulutları karartır acımazsızca,
Rahmet indirmek için çırpınan,
Sevgi yüklü bulutlara, nefret niye?
Dünyada kardeşçe yaşamak varken,
Okumayı, yazmayı bana,
Öğretmenim öğretti.
Doğru yola gitmeyi bana,
Öğretmenim öğretti.
Hakkı, adaleti gözetmeyi,
Dağlar, taşlar ağladı sebt gecesi,
Bulutlar, topraklar gözyaşı döktü.
Çöl rüzgârları havada nefret taşıdı,
Karıncalar ateşte boğuldu sebt gecesi.
Filistinli bebekler paramparça oldu,
Seccadem, secdem mezarımın başında,
Beni bekler, kıyama kalkarak…
Dostlarım, bir yudum gözyaşı döker,
Kabrimin çukurları arasında…
Tabut benden kaçar da kaçar,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!