Düşünsem ve ağlasam arkasından,
Ben yürüsem, o koşsa;
Dağlardan, yaylalardan ve çöllerden,
Hepimizi de kucaklasa sıcak bir ırmak.
İnsanlar, onun yaşıyla bezense,
İki heceli bir sözcük, anlamı ise dünya,
Mefhumu malum, lafzı kafamızda.
Beyinlerimizde sulanmış bir yara;
Akıyor aşağı, kendini kuruta kuruta.
Vücut diye düşündüm ümmeti;
Aşağı baktım, ayak yok,
Dağlar, taşlar ağladı sebt gecesi,
Bulutlar, topraklar gözyaşı döktü.
Çöl rüzgârları havada nefret taşıdı,
Karıncalar ateşte boğuldu sebt gecesi.
Filistinli bebekler paramparça oldu,
Seccadem, secdem mezarımın başında,
Beni bekler, kıyama kalkarak…
Dostlarım, bir yudum gözyaşı döker,
Kabrimin çukurları arasında…
Tabut benden kaçar da kaçar,
Hayvanlarla çöpler karışmış Eminönü’nde,
Balıklar oltalarına takılmış insanların,
Terleyen atletler, yapışmış omuza,
Sorular içinde yuvarlanıp dururken,
Cevaplar bizden kaçıyordu uzaklara,
Arada sırada kıyıya çarpan su,
Şehirler köyleşmiş, köylerse şehirleşmiştir,
Köydeki ağalar, şehirde çeteleşmiştir,
Masum insanlar, bundan hep acı çekmiştir.
Gelin! Güzel vatanımızda acılara son verelim,
Kardeşlik duygularını gönlümüzün içine serelim.
Bu kâinatı yaratan kimdir?
Kâinatı ve kâinattaki olayları yöneten kimdir?
Nereden geldik?
Öldükten sonra nereye gideceğiz?
Hangi gaye için yaşıyoruz?
Hangi şekilde yaşayacağız?
Sevgidir benim kanımı harekete geçiren,
Gözlerimin cıvıl cıvıl olmasını sağlayan,
Dizlerimin dermanı gözlerimin nuru,
Bir yudum sevgidir, beni hayata bağlayan.
Yüce Rabbimin en güzel nimetidir bana,
Bir karabulut gezer üzerimizde,
Biz ona sabırla bakarız;
Kin, nefret ve öfkeyle bakanlara;
Sevgi öpücüğü veririz.
Pireyi deve yapanları,
Deve üstünde göndeririz,
Rahmetin sicim sicim iniyor,
Ekinler, otlar diz boyu büyüyor,
Ağaçlar yeşilliklere bürünüyor,
Dereler başını almış gidiyor…
Ey yüce Rabbim! Senin rahmetin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!