İnsanın yaşama isteği olup da,
Hayata cıvıl cıvıl bakması,
Yaşamın nimetlerini tatması,
İnsan için güzel bir nimettir.
İnsanın çocuklarının olması,
Gök Kuyunun yaylaları boydan boya ardıç,
Arkası yalçın dağların bakışıyla ihtişamlı,
Karababa Dağı almış karını bırakmaz ellere,
Duygu yüklü bulutlar, yol vermez yellere…
Her ağaçta bir kuş, her otta bir böcek,
Dünyanın kalabalıklaşan nüfusu arasında,
Bir savaş başlatıldı, demirin yere çakıldığı yerden.
Demirini yere batıramayanlar, sinek gibi eziliyordu,
Acımasız çağdaş dünyanın en ücra köşelerinde…
Bosna Hersek’te bir vahşeti yaşıyoruz,
Taş, toprak, çelik, deme yar çemberi,
Korkma! Arkandan gelen olur öteden beri.
Ağlamak fayda vermez, ayağa kalkmalısın,
Milyonlarca insanla batan gemiyi kurtarmalısın.
Parçalanmak elde değil, lakin isyankârız,
Bulutlarla rüzgâra karşı koyarım ben,
Zorluklara ve çilelere yardım ederim ben,
Dağların zirvelerinden enginlere bakarım ben,
Acıkınca dizlerimi karnıma çekerim ben…
Aşk ve inançla, gezerim ben, gezerim ben;
Yerin derinliklerinden damar damar gelen,
Ağacın özümsediği su, hani nerede?
Yapraklar karıncalaşmış karma karışık,
Birbirine benzeyen hani nerede?
Vücudun enerji dolu kanı yanında,
Havuz dalga dalga yayılır,
Yüreği yufka yufka katlanır,
Göklere doğru yay yay süzülür.
Berraklığı camdır, aynadır, kalptir,
Suyu serindir, sevgisi derindir,
Kalpler kadar sıcaktır berraktır,
Ağlasam duvarlara, baksam aynalara,
Çayırlar üzerindeki merkepleri anlasam,
Hakikatlere uzanan balyozlara uzansam,
Sevgi olup uçsam, kuş bakışı dağlara.
Dünyadaki ahlaklısızlıkları görmesem,
Göçmen kuşlarının teleğine takılsam,
Boy boy dizilmiş, beton dolu binalar,
Ortasına çizilmiş ahlâksız resimli donlar.
Baş yok, ayak yok, orta nerede;
Bir adım attı mı, rastlarsın böyle derde.
Gizli ruh deryasından bu mu eser,
Irmak kenarının kumsalları,
Ağustosta cayır cayır yanıyordu,
Kuma gömülen ayaklara, can vererek,
Kendini kucaklayanlar şifa buluyordu…
Irmak kıvrılır da kıvrılır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!