Dağların yüceliği,
Korkutmasın seni.
Yolların inceliği,
Ürkütmesin seni.
Yolcunun kılıcı nefsiyle,
Tırmanır, çatık kaşlı dağlara.
Ankara nefes alıyor, hem de Kocatepe’den,
Tarih boyunca çile çekmiş insanların,
Alın terlerini gördüm, Kocatepe’de.
Çankaya, Ulus ve Kızılay’dan,
Sağanak sağanak, camiye toplanan insanlar,
Bir baraj olmuş, hem de iman doluydular.
Rabbim! Emanet ettin bize canımızı,
Senden başkasına eğilmeyiz,
Sana secde eden alnımızı,
Ölünceye dek, yerden kaldırmayız.
Rabbim! Biz aciz kullarız,
Müslüman için çok çalışıp,
Elden geleni yapmak var.
Bütün yapabilecekleri yapıp,
Sonunda Allah’a güvenmek var.
Bütün bunların engellenemediği
Ve önüne geçilemediği,
Bütün garp yekvücut olmuş, mayın tarlasında,
Haçını çiziyor, mukaddes toprağımın ortasında.
Füzeler, tanklar, bombalar ve tayyareler…
Yine benim mukaddes toprağımda akşamlar.
Saflar karışmış, uyanık yok âlemi İslam’da,
Bisikletimin yuvarladığı tozlar,
Boynumdan aşıyordu ileri doğru.
Boğazıma düğümlenen bir avuç toz,
Pedalları tersine çeviriyordu.
Yolun ilk ulağına dikilen çöp tenekesi,
Bisikletimin plakasını sordu;
Bulutlar; yüksek dağların dostu,
Ormanların dostu, temiz kalplilerin dostu…
Yükselerek yolumuzu kesip de,
Bizimle selamlaşan dumanlı dağlar…
Sen, yağmuru ve karı çok ama çok seversin,
Sululuklardan, yalakalıklardan nefret edersin.
Cehalet diz boyu modern binalarda,
İlkellik gökdelenlerle yükselmiş,
Hakikâtler buharlaşmış gökyüzüne doğru,
Adalet; tasını tarağını toplamış,
Mahkeme duvarlarından…
Dağlar, dağlar, dağlar, dağlar…
Şarıldayan, çağlayanlar ve çaylar,
Ruhumun özüdür…
Tertemizce akar giderim,
En korkunç vadilerden ovalara.
Yosun tutarım, çiçeklerin arasında.
Yaratıkların cana yakını ve en güzeli,
Sevrin önünde yumurtlayalıdan beri.
Ağını özenle ördü örümcek, Sevr’e
Bunu gören müşrikler, düştü derde.
Allah’ın Resulü ve sevgili dostu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!