İş icabıdır, binersin otobüse,
Atarsın adımını ilk merdivene,
Gözünü diker şoför kıyafetine;
Başın açıksa, geç der yerine…
Senin görevin, otobüs sürmek mi?
Yoksa kimlik sorma görevlisi mi?
Çalışan insan, zamanını faydalı hale getirebilendir,
Güzeli ve güzellikleri görüp de onları anlayabilendir.
Etrafa bakıp da tefekkür eden, güzellikleri görebilendir,
Hakiki Müslüman, alın teri akıtıp da helal rızık yiyebilendir.
05.06.2008
Sen; aç, tok yat kulağı duymaz,
Yaranmak için çalışır, durur kapitale,
Beş, on kuruş olsun şu fakire,
Nefes aldıracak yardımı yapayım demez.
Adalet, hukuk bu mu; yoksa sustu mu?
Bozkırın boz otları, boz tepeleri sararak,
Sinemden çıkan okları bağrında saklardı,
Rüzgârın nefesini dünyaya koklatarak,
Katılaşmış yüreklere, sevgi saçardı.
Taşlar haykırır ekinlerin arasından dağlara,
Dünyanın kalabalıklaşan nüfusu arasında,
Bir savaş başlatıldı, Avrupa’nın ortasında,
Masum ve mazlumsan dünyada suçlusun,
Yaşamını daima güçlülere borçlusun…
Bu zulüm ve işkence;
Sürüyordu dünyanın her yerinde…
Ağla! Gülmek için ağla…
Köpüklü bir ırmak gibi durmadan çağla.
Naas ve Felak’ı okuyarak,
Şeytanını kör düğümle bağla.
Kalk ve haykır dünyalara,
Bir sesin yükseldiğini iki dudaktan,
Bahar geldi, dayandı kapıma,
Dağlar yağmura doydu,
İçti suyunu, kana kana…
Bir duman yükseldi,
Dağların korkusuz eteklerinden,
Bahar kokusu kapladı,
Kanayan bir yara,
Ağlayan bir ana,
Beli bükük bir baba,
Şaşkınca dolaşıyordu,
Bosna sokaklarında…
Karıncalar çalıştı, çabaladı,
Hedefine durmadan yol aldı.
Kusursuz dünya, kusursuz yaratılış,
Yeri göğü sararak hakkaniyeti gösterdi.
Salıncaklar bağlandı, buz dağlarına,
Ümmet ve vahdet bilinci sarsın bedenimizi
Küfrün zehrine teslim etmeyelim kaderimizi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!