Benim hak davada yürümem kaderimdir,
Bin ateş düşer içime yanarım ben,
Yanar dağlar patlar ömrümün her sayfasında,
Beni benden alıp götüren bu dava,
Bereket yağar gökten yerden,
Nimetin kadrini bilir şükreden.
21. 11. 2017
YOZGAT
Deniz tuzundan mahrum kalan bedenler,
Mavi rüyaya el sallayıp hakikati kaybederler,
Derinliklerde bin bir mucizeyi göremeyenler,
Gönülleri buz dağında güneşe hasret giderler.
Saf, temiz, iyi niyetli kırlangıcım,
Göklerin süsü bulutların sisi,
Sabah ve akşamların neşe kaynağı.
Gün batımına doğru,
Pervane gibi dönmelerin,
Seninle uyanırım sabahları,
Kişiliksiz insan her yerde kendini belli eder,
Dünyalık için heva hevesinin peşinden gider,
Münafıklık işlemiştir unun ruhuna azar azar.
Niyetini daima gizler, dostuna mezar kazar.
Hak ve adaletin terazisini tartmaz,
Güllebi Erzurum’un meşhur sarhoşlarındandır. Erzurum’da onu tanımayan yoktur. Onun şakaları Erzurum’u aşmıştır. Geceleri hep içermiş durmadan…
Bir gün yine akşam içmeye başlamış. Kendinden geçip sızmış. Sabah alaca karanlıkta evinin yolunu tutmuş. Sallana sallana giderken kanalizasyon çukuruna düşmüş. Güllebi: “Kisme yok mu, kisme yok mu, kisme yok mu? ” diye epey bağırmış, çağırmış... Onu kimseler duymamış…
Nihayetinde sabah namazına giden bir molla Güllebi’nin sesini duymuş ve ona doğru yaklaşmış. Güllebi mollayı görünce başlamış: “Benu kurtar, benu kurtar, bebu kurtar...” diye yalvarmaya… Molla demiş ki: “Seni bir şartla çıkarırım içkiyi bırakacaksın ve beş vakit namaza başlayacaksın.”
Bu şartlar işine gelmeyen Güllebi kurtarılmayı bırakmış başını başka yere çevirerek tekrar: “Benu kurtaracak başka kisme yok mu, başka kisme yok mu, kisme yok mu, kisme yok mu? diye bağırmaya…
Hz. Davut, Câlut’u Allah’ın izniyle yendi,
Zulmün karanlığını tarihe gömdü.
Hz. Süleyman cinlere, insanlara tebliğ etti,
Medeniyetleri hak ve adaletle yönetti.
Kudüs’üm seni dünyanın başşehri yaptı,
Bütün şehirler, senden ilham aldı.
Kur’an nuru sarmışsa bir yiğidin yüreğini,
İki cihanda da köşküne dikmiştir direğini.
İbâdet imanı sarmışsa çember yumağında,
Hakkın rızasına nail olacaksın Firdevs’i Âla’da.
Ruhsuz köksüz mesnetsiz bir nesil,
Yerlerde sürünecektir düşünmeksizin,
Din, iman, ahlâk gitmişse bedenden,
Korkmayın imansız, suratsız gidenden.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Yüksek Lisans yapıyordum. Yanımdan hiç ayırmadığım yüksek lisans not defterimi İlahiyat Fakültesi mescidinde unuttum. Defterimi aramaya başladım. Not defterimi mescitte bırakmış olduğum yerde buldum. Ve deftere ismini yazmayan bir öğrenci şunları yazmıştı:
SAİD-İ NUR VE TALEBELERİ
“Her biri bir dünya olan Said-i Nur ve Talebeleri dava adamı yıllar davaları hizmeti Kur’aniyeye ve Âlem-i İslâm’ın imanını kurtarmaktı. Bu dava uğruna hapislere atıldılar, işkencelere maruz kaldılar ve sürgünlere gönderildiler. Bütün bu yapılanların hepsi bu davayı bitirmek içindi. Ancak onlardaki bu iman kuvveti ve dava aşkı yapılan her şeyi onların lehine çevirmiş ve davalarını tüm dünyaya duyurmuştur. Said-i Nur ve Talebeleri Nefs-i Emmaresini yenmeyi hedef alan, davası büyük olan büyük adamlardı...”
12/03/2012
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!