Dört arkadaşla çıktık, Çamlıca’nın bağrına,
Yorgunduk, hem de çok yorgun…
Sevgi seslerini duymak mı çok duydum;
Çamlıca’nın oksijen dolu tepesinde.
Kim milyarlarını vermezdi, bir nebzecik havaya?
Ah arkadaş! Şu iş bir bitse,
Ah kardeşim! Şu askerlik bir bitse,
Ah kardeşim! Şu bekârlık bir bitse,
Ah kardeşim! Şu okul bir bitse,
Ah kardeşim! Şu gurbetlik bir bitse,
Ah anam! Şu acı bir bitse,
Düşmanın karşısına dimdik çıkacak,
Bir gençlik, bir gençlik istiyoruz.
Bütün zalimleri, altüst edecek,
Bir gençlik, bir gençlik istiyoruz…
Sadece Rabbine secde edecek,
Ölümün, adım adım yaklaştığını görüyorum,
Tükenmez dediğim ömrümü sorguluyorum,
Karanlığın altındaki aydınlık ruhumla;
Karanlıklara koşuyorum, aydınlığı yakalamak için.
Gökyüzündeki bulutlar, hep kaçar kaçar;
Sivas’ın tepelerini karlar sarmış,
Dağları boydan boya dumanlanmış,
Yar açmış da gözlerini uzaklardan,
Kalbinde sevgi heybesi varmış…
Kar, boylu boyunca çatala kadar,
Aristo’su, Sokrat’ı düşünüyordu,
Düşüncelerini de açıkça söylüyordu.
Bizim düşüncesiz mukallitler;
Onların düşüncelerine kilit vuruyordu,
Kraldan çok, kralcı kesiliyordu.
Kendileri gibi düşünmeyenleri,
Bir martı gördüm, sekizinde sabahın;
Sabah, gözlerini yumarak çıkan martı,
Gözümün önünden, yel gibi geçti bir karartı;
Derken kendini karşıladı, büyük bir çatı.
Hiç kimse, kimsenin asla yiyemez rızkını,
Hayat acıdır acı, yaşamasını bilmeyene,
Olup bitene bakıp da, gözyaşını silmeyene,
Hak, hakikat her zaman apaçık dururken
İnkâr edip de, doğru yola gelmeyene…
Fazla dalma, daima gelene, gidene,
Müslüman demek, dirilmek demek,
Allah’a kul olup ona dayanmak,
Eyüp gibi sabrın tadına varmak,
İbrahim gibi putları yere sermek…
Müslüman demek, teslim olmak Allah a,
Ey ademoğlu! seslen, merhametli vicdanına,
Bal yapan arı mısın, yoksa eşek arısı mı?
Kendine hesap ver, kalbin mutmain olmakla;
Güvenli bir yolculuk başlatmış olursun ahirete.
Ademoğlu üçe ayrılır: Kitabı Kerimde,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!