çok uzaklarda kaldı artık gözlerin
son baharın arka kapısında
giderken, ne sen kalayım dedin
ne de ben kal dedim aslında
bir tadımlık aşk kalmıştı ezelden
Yola koyulduğumda
Küfeler dolusu sevdayı yanımda buldum
Büyüdükçe anladım ki
Her sevda beraberinde gözyaşıyla gelirmiş
Kabullendim çaresiz
Hayatımın anlamını bilmedim
Bir erene sual ettim gül dedi
Mutluluğun sırlarına ermedim
Bir erene sual ettim gül dedi
Bir yâr gördüm gözlerimin seyrinde
/Bana kendini anlatma
Özün özümdedir/
Parke taşları döşeniyor artık oynadığımız sokaklara
Çocukluğumuzda, hayallerimize bandığımız ekmek misali
Kaybettiğimiz oyuncaklar da sonsuza dek sahipsiz kalacak
/ne mevsimlerden geçtik ayrı/ca
zamanın kamburunda yürürken
kim bilir
kaçıncı baharda kaybettik gülüşümüzü/
oysa
İhtirasla yok ediyoruz
kaybolmaya yüz tutmuş
en değerli taşlarımızı
evreni yarınlara taşıyacak
umut saçacak fenerlerimizi
Bir bir bizi cezalandırmak için
her şey...bir gün
pencereni açmakla başlar
artık, buğulu gözlerden değil
canlı renklerden bakarsın hayata
binlerce yıllık bir manzaranın
bakışlarının derinliğinde kayboldum
mevsimlerden hüzün
günlerden, gidişinin ertesi
vakitlerden ise, en geç olanı
bugün ve her gün
hayli zaman geçti senden sonra
sanırım bir gün kadar
yoksa bir ömür mü...bilmiyorum
perdelerin arasından sızan güneş ışıkları
birer ok gibi yüreğime saplandığında
Ellerim cebimde dolaşıyorum çarşıda
Vitrinlerin albenisine kapılmadan
kendimi kaptırmadan dalıvermişim
üzerindeki yazılanlara, çizilenlere
Sloganlar farklı olsa da, amaç belli
bizleri yeni dünyayla tanıştırmak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!