Bilmiyorum sabahın alnındaki lekeyi,
Bu dağları karartan geceden haberim yok
Kimin imzasıdır ki silinmez hiç yazısı?
Okyanusu yutan o devleri anlatamam,
Niçin ufuklarda hep sararıyor hayaller?
Dedim; yâr ol ki, yâr oluşun işe yarasın
Yetimce yüreğime bir kaç sevinç damlasın
Sevgili dilinde sen ki tatlı bir yara’sın
Senin yaranı yalnız halden bilen emlesin
Halden anlayan dostum, sana olsun merhaba
Gül fidanı sevda, tutsak et beni
Uğruna zincire düşmek isterim
Arınıp her sabah benlikten benden
İçimdeki bendi aşmak isterim
Mektuplar seninle okunur hergün
Seninle geceler dönüşür nura
Adın bir bitimsiz azık sandığı
Yüzün aynaların en koyu rengi
Sana hıncımı göstermiyorum,
Bulduğum cam kırıklarını, tozlu yürekleri,
Kirli suları, sürgün kuşları,
Satılık sözcükleri, pazarlık konusu vicdanları,
Kiralık kalemleri,
Yağma edilen insanı,
YÜZÜMDEN ATEŞLERİ ALAN YELPÂZESİN
Reyhan çiçeği misin, râyiha dolmuş her yan?
Kaş üstünde izi var o müjdeli sesinin
Gülerek bıraktığın hatırada heyecan
Yanına yaklaşınca âşıklar çeşmesinin
Bu sabah fecir mahzun doğdu ufkun ucunda
Çünkü diktiğin çiçek ilk defa susuz kaldı
Ümitsiz biri umut ararken Koç burcunda
Dokunduğun eşyalar kadar uykusuz kaldı
Diledim ki seni bulayım
Tükettiğim zamana yanarım, boşa geçmiş
Elli yıllık ömür; gelmiş, gitmiş, bir hiçmiş
Sonsuzu hatırlayıp güldüm emellerime
Çok çalıştım, hiç bir şey dolmadı ellerime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!