Kanımı dondurdu bu sevda benim,
Ateştir gözlerim ateşe tutkun
Gül renkli dudağım titredi sana,
Bu çağlayan şimdi içimde çoşkun,
Herkesin rüzgârı özgür derler de,
Damgalıdır yine yeli Yusuf’un,
Yüryüzü denizi geniştir amma,
Bir damla tutamaz eli Yusuf’un,
Kalın bir çizgidir umut duvarda,
Akşam bir sofra vaktidir
Cenneti konuşuruz kendi aramızda
Babam eski kitaplar okur
Direnç doludur bakır tabaklarımız
Akşam bir sofra vaktidir
Ümit çiçekleri gülümsemiyor,
Bilinmiyor Güneşin doğduğu yer,
Ne gelen yolcu merhaba der,
Ne gidenler en büyüğe ısmarlanmaz.
Islak geceler yüreklerde bir yumruk,
Sırtımda toplanıyor bin vebâlin kamburu,
Korku ruhumu, taştan kalıplarda eziyor,
Beynimi tırmıklıyor, hortlakların tanburu,
Kapı önünde her gün zebaniler geziyor,
Köksüz bir arzu beni peşi sıra sürükler,
Bildin mi ey dost yürek şehrinde ne oluyor?
Uykuyu denizlere bırakanla anlarsın
Sahraya yolcu ol, sor ne demektir yalnızlık,
Bir köşede sessizce ağlayanla anlarsın
Kuşluk doğuverince göz bebeklerinde
Kalbin rüyası denize uyanır
Yol yol açılır karanlıklar
Bir dolunay doğar zindanına
Sevinç bitmeyen bir kuşluktur
Gelmedin, kelepçeli kaldı odada ruhum,
Buzlar bile eridi, ağrılara koyduğum,
Penceredeki serçe suskunluktan savruldu,
Olmayışın, turuncu yataklardan soruldu,
Haberler, yorumlar; hazır yaşama kalıpları,
Satırlar dolusu uyku hapları
Ölüm ilanları Eylûl’ü anlatırlar,
Gidenler erken unutulur
Hayat bir yudum kadar, yutuldu yutulacak,
Başucuna asılan kandilin ömrü ne az;
Her bir damla çatıyı bak kökünden sarsacak,
Evde hazine gibi pırlantadan bir enkaz,
Hayalin ateşiyle parlıyor yetim ocak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!