Mektubuma bir cevap aldım, yandı ışıklar
Bahçemi tezyin etti gül gibi sarmaşıklar
Ötelerden meclise saygın bir sefir geldi
Soframıza melekler yine misafir geldi
Kulağımızda suyun bestesi yankılandı
Ufukta güneş yalnız hayat için uyandı
Avucunda parlayan mücevhere tutuldum
Saçındaki hilâli seyrettim günler boyu
Zaman seninle zaman, an seninle bir yudum
Hatıra yazdım; deniz öpüyorken bir koyu
Ümitler gözlerimde sakın geç uyanmasın
Odun hamalı mı olmalıydın?
Ateş için, ya da düşmanın için
Düğümlere üfleyenlerden mi yoksa?
Zindan bekçisi misin?
Aydınlığı tutuklamakla görevli
Elinde zar tutan adam
Diş biliyor rakibine
Ve ciğerlerinde duman
Çay söylüyor birisine,
Zengin bir gürültü yaygın
Ne yana gideyim, kime sorayım?
Bir yol bilir misin, sevgili bayım?
Bir tutamak göster ki tutunayım,
Virâne olmadan gönül sarayım,
Camlarda gezinirken hayalin resimleri
Çiçek panayırında tatlı tebessüm sordum
Kim bilir kaç paradır bu imgenin değeri
Ölümü yaklaştıran katı bir zulüm sordum
Bir ideal uğruna ulvi bir ölüm sordum
Gökyüzü ellerinde bugün
Gözlerin müjdeler saklıyor
Işıl ışıl pencerelerden
Umut bayrağı sallanıyor
Çocuk, sana selam gelir
Ne oldu anlayamadım, günler ve geceler geçti
Bu iklimde bir hayli vaktimi aldı zaman
Ötelere baktım ki sükûttan başka yâr yok
Beni bir ıssızlığa peşinen saldı zaman
Seni andı zaman candan geçerek,
Hani o fışkıran şafağın şimdi
Bir tül sargısıdır sözlerin bildim
Bal şerbeti yüzün dudağın şimdi
SON UĞRADIĞIN YERE BIRAK KALBİMİ
Bir tuhaflık var; sanki gündüz hiç doğmayacak,
Gece uzun sürecek gözlerinde mor ufkun,
Bir meltem esişiyle seviniyorken ancak,
Nefesini hissetmek ızdıraptır yokluğun,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!