Geçti ömrüm benim peşinde aşkın
Aklımı diyardan diyara sürdü
Bir tutam göz yaşı gözümde şaşkın
Çığlığı göğsümde acıyla dürdü
Gidemem; önünde yollar serseri
Defterine yazdığın satırları kıskandım
Seni gören kapıya özendim günler boyu
Sıcak değil ne çiçek, ne asmadaki salkım;
Dalgalar öperken hayallerde bir koyu
Defterine yazdığın satırları kıskandım.
Gül bahçesinde sade bir misafir olsana,
Neden kirli bulvarda sultan olmak istersin?
Gözlerin yıldızlarda, yetmiyor mal-mülk sana
Elle yersin, kaşıkla yersin, habire yersin,
Bilmez misin doymaz göz, telaş sunar insana?
Burada gözlerine vurgun intizar var
Burada hasretlerden arta kalmış anılar
Yollara bakan mavi gözlü denizler gibi
Ya da göğüne küskün sarı yıldızlar gibi
Gidiyorum, istersen gelme can, sen bilirsin
Açıldı kapılar bayram yerine
Söyleyin gül gelsin, karanfil gelsin
Yine dost selâmı yüklensin sular
Ufukta sallanan bin mendil gelsin
Topladım renkleri bir gül resminde
Aydınlık devşirdim haberlerinden
Bir yazı, bir mektup, bir uzun kelâm
Kuşatır alnımı senin adına
İşte bak getirdim önüne koydum
Bütün bildiklerimi
Kazancımı ve dostlarımı ve niyetlerimi
Biriktirdiğim hatıraları
Hatta ellerimi de
İşte sermayem
Bakışların donuk aynalarda hep
Kışı mı yaşıyor gözlerin, söyle?
Gölgeler asılmış kirpiklerine
Uyku zamanı mı, oynayan çocuk
İstersen perdeleri ufka ger, yum gözümü
İstersen ateşe ver bir bülbül yuvasını
Senin ayak sesin uyarır gündüzümü
Senin fidanın süsler ızdırap ovasını
Bir tek senin uçurtman doldurur gökyüzümü
Neyin varsa arkadaş, topla, yükle rüzgâra,
Yağma olsun varlığın, varsın pazara gitsin,
Meyve vermiyorsa bir ağaç, hem neye yarar
Dalı kırılsın, kökü bırak mezara gitsin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!