(Oğlum Abdussamed Tarık’ın doğumundan bir hafta sonra.)
Çok beklettin ya, işte sonunda geldin bize,
Gelişinle gül yüzlü mehtâp indi denize,
Geldin. Hoş geldin bebek, fecir yeniden açtı,
Umut şehlâ gözlü, bir ceylandır ormanlarda
Koşturur peşi sıra müstesna zamanlarda
Yalancı fecre doğru çizgidir uzun emel
Aynalarda dolaşan binbir hayâle bedel
Ufkun sessizliğinde sabahın gülen yüzü
Senin ak ellerinde ulaşır bir aynaya
Sen gülerken açılır gökyüzünde hâleler,
Kucaklar ışığıyla hem yokuşu, hem düzü
Bir sükût mevsiminde büyüyorken lâleler
Paylaşır yüreğimde ufka çıkan gündüzü
Cemre düşen toğrağın sevincini anladım
Bildim denizde yatan geminin bayramını
Fecir açıldı, sabah yaklaştı adım adım
Çünkü yer duymaktadır can dostun selâmını
Abı hayat sunuldu, yudumladım ve kandım
Hey canım, aynalarda bir hayal seyrettim de
Çekildi göz perdeme ufuk dolusu perde
Bir yumak iplikten bin desen icat ettim de
Arzularım boğuldu duyulmamış bir yerde
Kendi ipimi kendim mi çekeyim? ne dersin, can
Belki mutludur çocuklar oyuncaklarıyla
Belki babalar güler annelere
Bir tiyatro sahnesi olmuş yeryüzü
İnsanlık komedi seyrediyordur
Ekin tarlaları diz boyu yeşillik
Seni düşünüyorken intizar sahilinde,
Kınalı bir kuş resmi görmüştüm mendilinde,
Hâlâ sıcak koku var geçtiğin sokaklarda,
Dudağının izleri gümüşten bardaklarda,
Ağıt olur, yas olur; kalışın uzaklarda,
Neyin varsa arkadaş, topla, yükle rüzgâra,
Yağma olsun varlığın, varsın pazara gitsin,
Meyve vermiyorsa bir ağaç, hem neye yarar
Dalı kırılsın, kökü bırak mezara gitsin,
Bütün çiçekleri çok severim amma, önce
Candan dostlarıma ve bana gül veriniz
Bilirim yine bayram sevinciyle karşılar
Birazcık mahzun kalan canâna gül veriniz
Bu hangi fasıldır ki, bağı müzeyyen eder
Muhabbetleri artsın, yârâna gül veriniz
Ruhumla kaynamış toprak kâsemi,
Nurla taşırmadan gitme ha gitme,
Bu soğuk gölgede kırık asamı,
Dağdan aşırmadan gitme ha gitme,
Beraber çıkalım zorluk dağına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!