Sanadır çığlıklarım sana
Bağıra bağıra...
Eğer sen olmasaydın,
Çıkmazdım yarına...
Aklımı yitiririm,
Bu sevgi uğruna...
koşar gelirim dağlardan,
sel olup akarım aşktan,
bir çocuk gibiyim,
sevincim büyür coşkudan,
eser yok içimde korkudan,
çok engel aştım…
Büyük olan!
Sen!
Hiç bir mürekebin yazamayacağı kadar kudretli!
Ve yüreğime çizdiğim resimlerde ki
Sen!
Senden sonar da yaşamaya çalışıyorum
Üzüntüm ikibin kat daha fazla olsada
Katlanıyorum dayanılmaz acılara
Çok ağlama diyor
Emmerich’de Hüseyin Amca
Seni yıldızlara uğurlamanın onuncu ayını yaşarken bu gün seni her zaman karşıladığım peronda şu mısralarla andım ey benim Gül Yanaklı Prensesim! Seni tanımak, seninle yaşamak, seninle beraber seyhatlere gitmek, kitaplar okumak, yeni şeyler öğrenmek, ikimizin de hayata olan bakışını inanılmaz derece de geliştiriyordu! Ama istemeden ecelsiz bu yaşamdan ayrılıp gitmen, hayatımda yaşadığım en büyük acılardan birisi oldu. En sevdiğin kitapların, en sevdiğin fincanı, en sevdiğin ҫiҫeği (Atatürk ҫiҫeği/ Noel ҫiҫeği) seni anmak iҫin toparladım. Senden geriye ne kaldiysa hiҫ birine dokunmuyorumki, ellerinin izi gitmesin diye!
Seni her zamanki gibi saygılarımın ve samimiyetimin tüm sıcaklığıyla anar ruhundan öperim benim kadife bakışlı Prensesim!
Yedi göbek, yedibin yıl önce
Ve gün doğuyor yeniden
Haziran’a özgü renklerle …
Saba serinliği yüzüme dokunurken,
Bu bir dokunuş değil sanki
Bir ezgidir dudaklarından gelen!
İçimden dile dökülen,
Sen gidince
Ben öksüz kaldım
Yüreğim yaralandı
Ağladım!
Bundan başka çare bulamadım!
Sus dedimsede gönlüme,
Seni Düşünürken
Seni düşünmek, başlı başına bir sanat. İcra edilen bir müziğin notalardan sese dönüşmesi gibi. Beni alır içimde ki benliğimden uzaklaştırarak enginlere götürür. Bana sormadan.
Nefesim gibi seni alırım, vermem, ucar gidersin diye korkudan. Seni düşünürken hissettiğim o hoş kokulu ıhlamur aroması dolar içime… Rüzgar senin kokunu getirir leylak ağacının mayıs çiçeğinden, iğdesinden… Tatlı bir telaştır içimi sallayan gerilim. Bir tepenin en doruk noktasındaki rüzgar olurum serin serin ve püfür püfür esmek, kokularımı kokularına karıştırmak için. Gökyüzünde mavi bulutlarla sararım damla damla sana yağmak için. Seni düşünürken göğün en yüksek katlarına çıkarım birden senin önüne düşmek için. Arşa degerim anlımla o alımlı, candan beni yakan bakışlarına yem olmak için. Canım Benim, seni düşünmek sadece bu mu? Elbette hayır! Seni düşünmek kendimden geçmem demektir sensizliği aşmak için.
Adına yedi ciltlik kitaplar yazdığım bir insanı hangi dilde anlatsam, adına belki de onlarca kitap daha yazsam, ne onu tam olarak anlatabilirim, ne de bu acılardan kurtulabilirim!
Ҫünkü, seni unutmak iҫin sevmedim, ey benim Gül Yanaklı Prensesim! Ayrıca, seni bir saniye bile unutsam, sana ihanet etmiș gibi duygular iҫinde kalarak ruhum öyle eziliyor ki, bunu da anlatmam ve yazmam imkansız!
Y
ani yedi kitapla anlatamadığım “Seni” bir kaҫ satırla, ya da bir makaleyle nasıl anlatabilirimki?
her sabah kalkıp işe gidiyorsam senin için,
kitap, gazete, mecmua okuyorsam senin için
yolda yürüyorsam senin için,
ağlıyorsam senin için,
hüzünlenip bir kadeh yudumluyorsam senin için,
nefes alıyorsam senin için,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!