Tabibler derman bulmazsa derdime
Gerek yok bundan sonra hiҫ kimseye …
Sen beni düșünme,
Alıșmak kolay mı sandın sensizliğe
Her köșede bekleyen anılar iҫinde!
Tabibler dermen bulamzsa derdime
Temiz İҫme Suyu - Hijyenik Vakalar ve Covid – 19
Corona virüsü (Covid-19) krizinden dolayı uzmanlar sürekli halka ellerini yıkamlarını ve hijyenik kurallara dikkat edilmesi konusundan gerek sosyal medya da, gerekse görsel ve yazınsal medya da uyarılarda bulunarak bizi uyarmaya ҫalışıyorlar.
Saygıdeğer uzman kardeşlerim, peki, 19 Mart 2020 tarihinde Birleşmiş Milletler Sağlık Örgütü’nün yayınladığı raporda dünya da ikibuҫuk (2,5) milyar insanın bırak doğru dürüst iҫecek suyu, günlük su ihtiyacını bile karşılayacak bir imkanın dahi olmadığını da dikkate alarak bir basın aҫıklaması yaparsanız gıyabınızda hepinizin ellerini öpmekten ҫekinmem.
Bu gün, bir kaҫ gün önce yayınlanan bu raporun
Ben topraktayım.
Ben taştayım,
Kirpiğinde ki kaştayım
Bilmediğim bir yaştayım
Başında ki saçtayım
Seninle aynı yaştayım
İnsanların tek çabaları asırlardan beri kendilerini, var oldukları dünyayı anlamak ve anlatmak için verdikleri uğraşlardan doğan yaşam serüvenidir. İnsanın kendisini, yaptıklarını başkasına anlatılması çok insanca bir şey...
Çağımızda hiç bir insan, hiç bir ulus, bir kuyunun dibine saplanan taş gibi saplanıp kalmak istemez. Baş döndürücü aktuel gelişmeler insanın kafasını öyle döndürüyorki bunları anlatmağa bazen var olan kelimelerin gücü yetmiyor. Teknolojinin yarattığı harikalar sayesinde bütün gezegenler kesfedilmiş, uzayın derinlikleri dahi ayrıntılarıyla ekranlara taşınmıştır. Uydu aracılığı ile yerdeki bir karıncanın kımıldanışı dahi gözlemlenebiliyor. Bunu da teknolojinin yardımıyla bilim adamları gün ışığına çıkarıyorlar ve bu buluşlar hayatımızı öyle kolaylaştırıyorlar ki, insan anında bir bir yerden bir yere ssaatleri kısa süren yolculuklarla ulaşabiliyor, haberleşiyor, olayların detayları hakkında hemen ve en yeni bilgilere sahip olabiliyor.
Bu baş döndürücü ve hızlı gelişmeler özverili insanların kendilerini insanlığa adamalarından, insanlık için bir şeyler yapmanın sorumluğunu kendilerine ilke edinmelerinden doğmuştur. Yoksa, bu gün de insanlık bin yıl önceki gibi ilkel şartlarda yaşamak zorunda kalacaktı, eğer bu özverili insanlar olmasaydı...
Kabuğu soyulmuyor artık tırnaklarımda biriktirdiğim kurumuş terlerin… Onlar ki parmaklarımla açtığım acılarımdı benim! Hiç bir yerde yazılı olmayan! Düşlerimi bir çakıyla kazıdığım ağaç gövdesi gibi! Hep orada kaldı! Taa ki, o ağaç insan denen deli yaratığın baltasının sorumsuzca gövdeye indiği ana kadar!
Eski bir şarkının teline dokunmuyor artık yüreğim… Bütün şarkılarıma senin adını veriyorum! Sevincimi sakladığım gözlerinde! Her ne varsa sakladığım çocukluğumdan bu yana, şimdi dinlenme vakti… Saç tellerimden akan bir yağmur damlası gibiydiler… Onca acının üzerine örtülmüş, birbirinden habersiz ve öylesine masumdular…
Köşeleri hiç bir zaman ben kapamadım. Çünkü bütün köşeler işagal edilmişti insan orduları tarafından! Bir tek senin kalbin kalmıştı işgal edilmeyen ve bir köşede beni bekleyen! Belki de bundan kaynaklanıyorudu; bir yanımı hep güvende tutma isteğim. Hiç bir akılın yola koyabileceği bir davranış değildi benimkisi … yerinde duramayan çocuksu heveslerimden gelen köklü bir geleneğin normlaşmış kuralsız kurallarıydı… Bir yanım durmadan çekiştiriyordu diğer yanımı. Sana gelmek için diretiyordu ayaklarım keyifli voltalar eşliğinde! Daldığım düşlerle …
Sen geldin ve tamamladın bende ki, tüm eksiklikleri …
Yaralıyım;
Yaralıyım yürekten,
Yaralıyım sözden,
Yaralıyım özden
Yaralıyım dizden
Yaralıyım elden,
Engel tanımdan!
Gün doğmadan!
Şafak alına vurmadan
Yar gel!
Var Gel!
Bir dağ başına
Yașamak, baștan sona acıların iҫimize ördüğü duvar tuğlalarıdır. Zamanla üst üste koyduğumuz tuğlalar bir süre sonra ҫürüyerek dökülmeye bașlarlar ve her șey ҫürür! Keșke biraz daha zaman olsaydı demek bu süreҫte kendimizi avutmaktan bașka bir șey değildir.
Acılar, ҫoğunluğun ifade ettiği gibi bizi olgunlaștırmazlar, ҫürütürler. Düșünün; bir yemiș dalında olgunlaștıktan belli bir süre sonra nasıl ҫürüyorsa, biz insanlar da aynı sürece maaruz kalarak tükeniyoruz! Tersini iddia edenler kendi yașamlarına bir baksınlar. “Her șey daha güzel olacak” demkle; hiҫ bir șey de kendiliğinden güzel olmuyor maalesef!
Bu yıl hayatımın en acılı dönemlerinden birisini yașadım ve bu büyük kayıbım üzerine yüreğimin derinliklerinde ҫok acı hissettim ve de hissediyorum. Öyle hissediyorum ki, onun bir hastalığı yenik düșerek gidiși, benim yașarken egoist olușuma dair iҫimde üzüntülü bir ruh hali yarattı.
Sen unutulmayacak kadar değerli olduğun iҫin, seni ҫürüyen bedenimle bütünleștiriyorum benim Gül Yanaklı Prensesim!
Yaşam Pazarındayım
Ben de aynı pazardayım Üstadım,
... ve aynı ebatta bir parҫa bez arıyorum
ararken yüreğimi tarıyorum!
her harf bir mermi olarak dönüyor bana
Akşamı yıldızlar okşar mavi gökyüzü kaybolurken
Seyrediyorum insanlık alemini bir durakta beklerken!
Yine sensizliğin korkusu sarıyor, şu yaz sıcağında iҫimi
Herkes ayrı ayrı ҫekip kendi yoluna giderken
Akşamı ay okşar arınmak iҫin gecenin korkularından
Sarraf oldum seҫtim tane tane insanları …
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!