Gülümseyen yanakların var,
Yüreğime kurşun sıkar!
Yarı çatık, soluk kaşlar …
Uçuyor tepemde,
sevdaya dair kuşlar …
Kızsan bile gülümseyen,
Gülüşün Kaldı
Gizle beni gülüşlerinin en gamzelisine
Sadece sol yanıma değil,
ruhuma düşsün derin bir titreme …
Gel ve otur hortensiyen ҫiҫeklerinin iҫine
Hayatımızı Anlamlaştıran İzler Vardır
İçinden geçip giderken bize uğrayan bazı insanların yerleri ondan önce ve sonra gelen binlerce insanı bile sıfırlayacak kadar değerli izler bırakır ve öyle giderler. Hep kendi kendime söylediğim gibi; Teker ne kadar büyükse, geçip giderken bıraktığı izde o kadar büyük olur.
Hayatımıza anlam yükleyen insanlar biz ölene kadar yüreğimizde yaşarlar ve bizimle devr-i daim olurlar!
Hayatımızı Anlamlaştıran İzler Vardır
İçinden geçip giderken bize uğrayan bazı insanların yerleri ondan önce ve sonra gelen binlerce insanı bile sıfırlayacak kadar değerli izler bırakır ve öyle giderler. Hep kendi kendime söylediğim gibi; Teker ne kadar büyükse, geçip giderken bıraktığı izde o kadar büyük olur.
Hayatımıza anlam yükleyen insanlar biz ölene kadar yüreğimizde yaşarlar ve bizimle devr-i daim olurlar!
H. Hüseyin Arslan - 06.02.2020
İnsanlar nedense sevinçlerimize ortak olup bizi tebrik ederken, acılarımıza ortak olmak yerine bizi eleştirerek ya da kendilerini çok bilmiş pozisyonuna da göstererek sana akıl vermeye kalkarlar! Ne diyor üstad Paul Coelho: “Kimsenin kimseyi yargılayacak durumu yok. Her insan kendi bilir çektiği acının boyutlarını.” Yine üstad Ahmet Arif’de bir cümlesinde; “İnsanın yaşı kaç olursa olsun, ağlarken hep kimsesiz bir çocuktur”, diye bir tespitte bulunduğuna gore, benim yorumum solda sıfır kalır.
Bu ne acı bir durumdur aslında! Bu onların, kendi acılarıyla egoistleştikleri, daha vurdumduymaz bir davranış biçimine girerek ne kadar bencil olduklarını ortaya koyar. Bu yüzden eski çevrem olarak kabul ettiğim, ama bunların büyük bir kısmınında ne kadar feodal birer gerici olduklarını tespit ederek bütün eski sosyal ilişkilerimi bu gün de tanıklık ettiğim bir konuşmayla noktaladım!
Yani çevremde ne kadar feodal, gelenekçi, şu veya bu şekilde gericiliğe kendi çapında hizmet eden, mangalda kül bırakmayan, ama kendisi de feodal bağlardan bir türlü kopamayan, herkesi eleştiren, ama kendisi bal gibi feodal bağlarla yaşayan tüm bağlantılarımı hem kafamda, hem de arkadaşlık ilişkilerim de noktaladım! Hele birisi bana “niye üzülüyorsun”, “yine ne var, ya da ne oldu” diye bir söz söylendiğinde sinirlerimin ne kadar gerildiğini hissederek yaşadığım olaylardan sonra bu karara vardım!
Her kadın ayrı bir kitaptır, sadece erkekler o kitapları okumayı bilmezler ve kadınların ruhlarına inerek, onları anlama zahmetine katlanmazlar.
Aptallık, biz erkeklerin ruhuna işlemiş ve zedelemiş ҫözülmeyen patolojik bir ruh hastalığıdır.
Saygılar! Lütfen dostlarım bana kızmayın 26 yıllık mesleki ve sosyal hayatımda kendime öğrettiğim en büyük bilgim bu oldu benim!
Bütün insanlar yaralı doğarlar, bazılarını hayatta karşılaştıkları hemcinsleri tarafından ya tamamen öldürülür, ya da tamamen güldürülür! Bütün hikayeler bir anlaşılma, anlama, anlatma, algılama, duyu, duygu, gönenç, bulunç ve sevgi üzerinden geçerek sınar bizi hayatın içinden geçerken!
Bütün insanlar yaralı doğarlar, yaralanırlar, yaralarlar, yaralarını iyileştirenlere rastlarlar ve yaralar iyileştirirler … Bazen doğa kendi yasaları gereği bizi sıfırlar; öldürür hastalıktan, yoksulluktan, baskıdan, sömürüden, talandan, … Bazen de yaralar iyileşmeden ölürler/ ölürüz/ öldürürler! Yeniden doğmak üzere!
Sen geldin ve benim bütün yaralarım iyilesti, hatta kangren olmuş bir bedenden sportif, ruh sağlığını faşizmin ve kapitalizmin bile kıramayacağı kadar kuvvetli bir direkle bana sarmışsın. Hiç bir felaket bu gücü benden alamaz! Bütün yaralar iyileşir. Sen geldin ve ben bütün lepralarımdan kurtuldum, hummayı yendim, psikolojiyi yeniden tarümar ederek şizofreniye devrettim.
Bütün insanlar yaralı doğarlar, bazılarını hayatta karşılaştıkları hemcinsleri tarafından ya tamamen öldürülür, ya da tamamen güldürülür! Bütün hikayeler bir anlaşılma, anlama, anlatma, algılama, duyu, duygu, gönenç, bulunç ve sevgi üzerinden geçerek sınar bizi hayatın içinden geçerken!
Bütün insanlar yaralı doğarlar, yaralanırlar, yaralarlar, yaralarını iyileştirenlere rastlarlar ve yaralar iyileştirirler …
Bazen doğa kendi yasaları gereği bizi sıfırlar; öldürür hastalıktan, yoksulluktan, baskıdan, sömürüden, talandan, … Bazen de yaralar iyileşmeden ölürler/ ölürüz/ öldürürler! Yeniden doğmak üzere!
Gece saklı hüzünler içinde,
İçinse gözlerimde …
Kendi tuaflığıma gülerim,
Ağlamanın özlemiyle!
Yığın yığın bekliyor hayat bizi,
Çizdiğimiz sınırlar içinde
Kaçınma ya da unutmaya çalışma travmanın etkilerini azaltmıyor. Yaşıyorum, ne kadar acı varsa! Sabahla başlıyor ve gün ortasında dozajını artırark akşam kasvetine dönüşüyor. Geceler ise kabullenmediğim tek hayat gerçeği! Her şey karanlik ve de korkunç! Bu yüzden sevmiyorum yaşamayı! Bu yüzden sevmedim, senden ayrılmayı!
H. Hüseyin Arslan – 16.02.2020
Belki de yıkılacağım bir gün aniden
Ve bir daha görmeyecek o gözler beni beklerken!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!