Bunca özlem varken içimde,
kısa yürüyüşler kandırmaz beni.
Gezerim meydanları,
tırmanırım yokuşlara,
terini tuzunu saklarım İzmir,
Geceyi yalnız geçiren lambalar
çoğaltıyor isteklerimi
şehre abanmak için bir sokak aradım kendime
hain bir karaltı geçti yanımdan
aldırmadım yürüdüm,
ayaklarıma değdikçe cam kırıkları
Yüzümün kavrulduğu bu sokaklarda yürümek
en çok bana yakışırdı
çünkü burada güneşli kuşlarla geçerdi vakit
onların kanatları koynumda birikirdi,
bazen bir endişe sürüklenirdi arkamdan
ben yürürdüm briket duvarlardan kızlar sıyrılırdı
Kollarımı sıkıştıran bir kerpetenin acısıyla çıktım sokağa.
Aramızda sağ kalıp, bir baskının acısını duyanlar,
sizler bilirsiniz nelerin neremizi sızlattığını
herkes bilir, bir acının sırrıyla gömüldüğünü.
Beni hüznün hocalığına yakıştırmasın kimse
Deniz, kıvrımlı saçlarıyla
öpüşmelerimizi övüyordu,
yamaçlardan kopup gelen şarkılar
ve iskeleden ayrılan vapurlar
cep aynamda izler bıraktı.
Kelimelere lanet okunan
Verdiğin bütün çiçekler için,
teşekkürler mimozam.
Aşkım sende doğdu,
sana çağladım.
Ben, tozlu incir ağaçlarının,
sütlü incirleriyle öpüşmelerimi
unutmam bir,
bir de dağlardan gelen,
çam kokulu rüzgarları.
Yaşamın raks eden bakışları gürledi yüzüme,
bunu yaşadım ben.
Akıp gitme dedim zamana
ama bir kurşun gibi geçti rüzgarlar
ve hiç sevmedim ağlayan yaprakları.
Yaz aylarında kollarıma kuvvet gelir,
öpesim gelir anılarımı.
Gözlerim meçhul yerlerde gezinir,
karşıyaka'dan bir ses gelir duyamam.
selam hüdayi abi benim koray sana ulasamadim selam olsun gönullerinize