Denize çıkan sokaklar dardır ve,
Tuzlu sokaklarda,
Öksüz rüzgarlar sevişir.
Hep mahçup geçerdim,
Bu sokaklardan,
Rüzgarlar yüzüme vururdu,
Azgın bir ırmağı,
Yüzerek geçmiş gibi,
Yorgunum.
Demli bir çayın,
Dinlenmek midir adı.
Doldur öyleyse,
İzmir bir çığlık bazen,
bazen sessızlik,
bazen bir martı,
Aradaşlarımın bazen,
göğsü yaralı,
kamçılanmış anılarla avunurum
basmane’de ömürler
karşılar beni
kırkımızı geçtik artık soluklanalım
ikimize bir dünyada yıldızlar kırılır
son otobüs kalktı konak’tan
BİR KİTAP OKUDUK: JAKOB DER LÜGNER – YALANCI YAKUP
Hüdai Ülker
Jahudi asıllı Alman yazar Jurek Becker, bu kitabında Nazi Almanyası döneminde Getto’da yaşam sürdüren Yakup adlı bir kişinin yaşamını anlatmaktadır. Yakup, Getto’da yaşayan diğer esirlere ümit verebilmek ve intiharları durdurabilmek için yalancı olmak zorunda kalır.
Bir nokta var içimde,
büyüyor, büyüyor,
sonra,
o nokta ben oluyorum.
Rüzgarlar, deniz ve dağlar
Bir zamanlar çetin gurbet
Güneşime buluttu.
Özlenenler turuncuyken, maviyken,
Gri bir çete renklerime el koydu.
Sevgiler uçurumda,
Düşmeyi bekliyordu.
dağlara bakmaktan yüzümüze gölge düşer
esmerleşir yaz günlerinden kalmış
birkaç kırık anı
mavi renkli gömleklerimiz
körfeze aşıktı
ve biz kuşların hayatına
Yokuşlardan inerdik İzmir’e,
Aşk vururdu göğsümüze,
Sendelerdik.
Denize çıkan sokaklarda
meltemle oynaşırken,
selam hüdayi abi benim koray sana ulasamadim selam olsun gönullerinize