her bahar
izmir’in dağlarında mutludur zaman
yalnızlıkların gözden düştüğü
korkusuz günlerde
sevda bakışları yayılır
martılarla dost olmuş gemilerden
Basmane’de bir sonbahar budanıyor,
kasten budanıyor,
turuncu rüzgarlar gözardı edilerek
çünkü serinlik
kendi adıyla çağrılmıyor dar sokaklarda,
gölgeleri iyice susmuş peronlarda
Bir günün bedenine bir kadının ömrü yaslandı,
tanıyorum o kadını,
güzellik saçlarında esirdi.
Onun gözyaşlarıyla trenler kalkardı Basmane’den,
vagonlar peronlara veda ederken,
Yıldız’da üç film birden oynardı.
Ölüm dans ederken sokaklarda
bir bisikletin uçup zıplaması duyulur,
uçup zıplar sağır bir saksağan bile,
sokağa bir çift el saplanmıştır,
sonra iblis çıkar ortaya
ve idam mangasının görevi başlar,
Şimdi bir anılar yığınıdır bu deniz,
o güzel kahkahalar azgın dalgaların ağzında şimdi
yüzümde biriken gölgelerle geldim bu sahile
nereye baksam bir ses takılır saçlarıma.
Burada herkes bir haykırışın peşindedir
Senin saçların,
denizdi bana,
şimdimi geçmişime,
götüren.
Benim arka cebimde,
Rüzgar bile görmek istemiyor artık
iyice kıllarla kaplanmış vücudumu
göğsümden kara çizgiler iniyor
bir infilak esir ediyor beni,
bir ömür dağlardan düşüyor
çevirdiğim topaçlar boğazıma diziliyor
Solumaktı seninle konuşmak
ve meşhur bir sıkıntıydı içimdeki.
Saçlarınla yaşamaktı öfkeli bir zamanı,
sıkıntıydı yollar.
Sonlu olmasın sözlerimiz,
Nasıl unuturum
O toprakları.
Damarımda kan,
Göğsümde vatandır
Anısı.
Gece yarıları geçip gitti bak,
ama gün ışığına özgürlük yok henüz.
Sis duvarları nöbetteyken,
yalnız kalmak yakışmaz.
selam hüdayi abi benim koray sana ulasamadim selam olsun gönullerinize