Sabaha karşı beşe çeyrek kala,
Kavuştuk.
Gözlerimizde uyku vardı,
Ağlayamadık.
Heyecandan yüzüne bakamadım,
Anlamsızlığın ötesinde,
Erken kalktım bu sabah yine.
Kaldırdılar istemesem de.
Kargalar yok.
Hiçbirisi bir halt yiyememiş.
Hayatımdan çıkan bütün kadınlara,
Acıyorum…
Ve korkuyorum onlar adına,
Bilmiyorlar,
Sevmeyecek kimse onları,
Benden fazla bu dünyada…
Bembeyaz…
Ve dağınık biraz…
bir yatak…
Uykuya adanmış bir yolda…
İmzamı atarım,
Masumluğunun altına…
Seni düşlemeyi düşlerken,
Yanında masum sessizliğin,
Yazamadığın kelimeler terkettiler.
Hangi kentte özlüyorum seni?
Akşamı geceye salarken,
Komşularım kapımı kırdı.
Kan sızmış odamdan,
Beni öldü sanmışlar.
Polisi aramışlar,
Ambulansı çağırmışlar.
Gözlerinde ışıklar var,
Göremiyorum.
Teninde bebekler saklı,
Dokunamıyorum.
Ne kadar yalnızım,
Yinede seviyorum.
Gökyüzünün şeker kokan elleri,
Toprağımı anlıyor
Yeni başlayan şarkılar,
Yanlışlara takılıyor, söyleniyor.
Ve sen;
Kısacık saçlarım…
Ömrüm gibi…
Ben hiç yaşamadım,
Saymazsam seni….
Yokluk vurmuşken dibe….
Bir ağaç bir de ben,
Varım burada.
Ölmedim,
Yaşamıyorum.
Sırtımı dayadığım ağaç nefes alıyor.
Benim havam bozuluyor.
bazen insan kendine birşeyler söyler sonra yine kendine cevap verir..