Heyhat!
Rükû etmiş emelin imkansızın emrinde.
'na mümküne bağlanmış her seferinde.
Bilir, tanırım seni.
Ne eskiden eski,
Ne yeniden yenisin...
Sana dokununca titriyor kalbim,
Lambada alev misin sevgili.
Lal oluyor dilim senin yanında,
Kelama kement misin sevgili.
Rahm eyle Yarab!
Nasıl bir gaflete ansızın düştüm.
Oysa bu rüyayı önceden de görmüştüm.
Rahm eyle Yarab çok mahçup düştüm.
Hikmetti, Karakoçtu, Tarancı derken.
Ve bir gün rakıda usandı gada almaktan.
Ceketini, bavulunu alıp gitti.
Geriye;
Öfkeli, huysuz ve açgözlü adamlar kaldı...
Farkın var mı diğerlerinden bilmiyorum,
Sana dair her şeye dünden hazırım.
Bakışın kurşun gibi saplanır kalbime,
Gözlerin için ölmeye dünden razıyım.
Hiçbir şeyin rengi yoktur aslında.
Her rengin anası ışık ve su.
Günaha açılırdı tüm kapılarım.
Olmasaydı içimde Hakkın korkusu.
Sığırcık sürüleri uçtu önce,
Ufuk karardı ardından,
Filize düştü ilk dolu.
Işte bu sonun başı oldu.
Güneşi soğutmakla korkuttular.
Daha dün merhaba dedik hayata.
Öyle kostaklanıp gezmeyecektik.
Bir içim su ömür dediğin.
Dünya için ukbadan gecmeyecektik.
Sathi kaldı yeminler, sığ kaldı sözler.
Şaire olan hayranlığım,
Şiire olan aşkımdansır.
Ne zaman, hangi bahara uyansam,
Güzel bir şiir okuduğumdandır.
Heceler, kelimeler, duygular, hisler.
Gayrı sana ne diyeyim,
Takkenin düştüğü yerdeyiz.
Sineklerin hayasızca tuza üşüştüğü yerdeyiz.
Tasvire gerek yok, kel aleni ortada,
Sinekler leşten geçti, tuzdan yağ çıkarmada.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!