Mahalleden geçerken
Vurulup düştüm efendim.
Kahpe felek can yakar
Ben şaştım, kaldım efendim.
Sana yangın, vurgunum ben.
Koşmuş hanene varmışım ben.
Lal olmuş şakıyan dilim
Küllerinden doğup yanmışım ben.
Menekşe düşende.
Sarılıp asırlık bir çınara
Meçhul bir zamanda.
Renkleri karışmış,
Sararmış solgun bir yaprakta.
İstanbul konakları
Akçadır tahtaları
Benim yarim kuğudur
Sapadır bulakları.
Sevip, sevilmeyi en çok hak eden kadın,
Şiirlerde yaşayacaksın.
Eli, eteği öpülesi kadın…
Yanlış zamanda çıkmasaydın karşıma
(Hüseyin Nihal Atsız’a Saygı Şiiri)
Gök sancağı açar bir alp
Bozkurtlara başbuğ olmak için.
Geçip gitsin istedim,
Boynuma dolanan zamanın;
Hatırlatsın istemedim,
Ölgün duygularını yaşamın.
Kanat çırpışında o son demlerin,
Haydi aç kollarını!
Bak, martılar geliyor.
Dalgalar köpürdü köpürecek,
Bir kayık geçiyor.
Sulusepkene döndü bu sabah burada kar.
Gök kubbeyi sardı hırçın deniz.
Gözlerin bulutlara sevdalı elvan bir bahar.
Bu sene de vakitsiz geldi kış.
Gel, koynumda demlen yar.
Kara lastiğinden fırlayan parmaklarına bakıp.
"Kara delikler bizleri de yutar mı?" diye sordu çocuk.
"Kara delikler insanları yutmaz." dedi muallim
"Ufak tefek işlerle uğraşmazlar onlar
Yıldızları yutarlar."
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!