Güller, nergisler, laleler soldu.
Yar küsünce gülmek zordu.
Kahır kabulüm sevincim kordu.
Boşalan kadehim seninle doldu.
Ben buralardan çeker giderdim
Ayak izlerine takılı kaldım.
Ilık meltemin dalları eğmişti
Bir zeytin ağacının gölgesinde kaldım.
Ah şu deniz var ya gülüm,
Ah şu koca deniz.
Koynunda ne sırlar gizlidir
Yakamozlar, martılar...
Ah şu deniz var ya gülüm
Yürünmedik yol kalmadı
İklimine erişmek adına.
Çalmadık kapı kalmadı
Saadeti yakalamak uğruna.
Cenneti umup berzaha varanda
Göbeklitepe uyandı asırlık uykusundan.
Maziyi derinden duyumsayabilir
Burada her arayan.
Nazarı değince taşlara
Uzanıp girebilir zaman ve mekanın koynuna.
Kalbim soğuk, taş gibi
Gönül eğlen eğlen.
Gam, keder bugün yar gibi
Gönül gırla eğlen eğlen.
Bir köşeye oturup
Yine seni hatırlayacağım.
Yazmak vuslata dair olunca
Açılacak tüm kapılar
Gönlümde güller,
Tomurcuklar patlayacak.
Maraş Depremi Anısına…
Doğan güne meyleden kalp yaralı
Semaya uzanan eller,
Su içmeye inen serçeler...
Ne yana dönsem bir garip can yaralı.
Saçlarını çözdü bahar
Nefesi amber, teni gülbahar.
Dağıttı ne bulduysa rüzgar
Gözlerinden kayıp gitti yıldızlar.
Gönül bu kuş misali hangi dala konacağını şaşırır.
Gün gelir başı bulutlarda aşkın girdabına kapılır.
Saadet hayal, kırılan kolu, kanadı olur.
Gönül, Kerem misali yanar da yanar.
Bir zaman bir vefasız kula yar olur.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!