Acılara alışırmış insan,
Yalnızlığa alışırmış,
Vakitsiz gelen ölümlere,
Susmuş şakıyan dillere,
Saatlerin tik taklarına.
Susamış bir çocuk gibi,
Küsmüş, kırılmış da,
Ağlamış ana kucağında...
Sen gidince öyle mahzun oldu dünya.
Şu korona günlerinde
Bizim apartmanda ayrı bir telaş
Kreş yeri sanırsın Demir Apartmanı.
Gel gör çoluk çocuk öyle avaz avaz.
Boş bir hayale meyledip çerağ misali yanma kız.
Sarıp sarmala ten kafesi sırılsıklam aşığım kız.
Ağzını yerim senin, ağzını senin kız
Nazarın düşer lamekan
Nazarın, tepeden tırnağa gül kokan.
Dört başı mamur bir beldenin serhatlerinde
Civanmertler tam tekmil nöbette bekler.
Cümlesi, baldıran zehri içtikte
Abıhayattır maşrapamızdaki derler.
Unuturmuş insan
Hiç yaşamamışçasına onca şeyi
Boş kalan kollarda ağırlığınca
Geçmiş güzel günleri.
Dönmez olur dil
Elinde beyaz tebeşir,
Geldi durdu kara tahtanın önünde.
Gözlerinden yalımlar saçıyordu.
Savaş meydanlarının has başbuğu
Cehalete savaş açıyordu.
Bahçemdeki kiraz ağacı henüz çiçeğe durmadan
Dediler oynaşına varmış azmak kertmesi Nigar
Evliydi oysa, bırakıp iki evladını ortada
O da anasının yolunda; hayret hem de o yaşta!
Dayanamamış yalnızlığa zaar.
Bahar gelir gözlerinin rengine
Sevdadan mı diye sorar aşıklar
Susar yankısı kalmış ateş
Bahar gelir gözlerinin rengine.
Sevdadan mı diye bakar aşıklar
Beni bulamazsan üzülme,
Eşyalarımı bulacaksın:
Kestiğim taşları, açtığım yolları,
İşlediğim heykelleri bulacaksın.
Ve göreceksin ki binlerce yıl öteden,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!