O gün sevgilim, seni tanıdığım gün...
Mevsim sonbahar, aylardan Eylül
Yaz sıcağını çekmemişken henüz,
Ve ben yabancı bir memlekette sevgilim,
Kimsesizim.
GECELER DEVRİLİP DURURKEN BİR AYDINLIĞA BİR SANA,
KÖŞE BAŞINDA ELİMDE SENDEN GÜL,
YEŞİL DALI ELLERİMDE,
DİKENLERİ GIDIKLAR ELLERİMİ,
YIĞINLARINI SERSEM YOLLARINA,
SERSERİ YALNIZLIK DİYORLAR,
Sen varken,
Susar şehir.
Saatler, yollar, nehirler
Hepsi bir tek an’a düşer.
Yaralı bir kalbin sınırında
Durup bakarım gözlerine.
Fotoğraf önümde cansız bir sükut,
Ya ardındakiler,
Güzel olan sığar mı bir kareye,
Güzel olan andı, yağan kar,
Dökülen yağmur, ıslanan yuvası gözlerin
Ne varsa ne yok bir bakışa,
Gölgeler dökülür sanki gözlerimden,
Dağınık bir iç çekişe takılır her nefesim.
Duyulmayan bir çığlık, sokak aralarında kaybolur,
Senin sesinden yoksun bu dünyanın tenhasında,
Yüreğim masum bir dilek gibi titrer.
Sevda aşka erdi,
Yaşın kemale erdiği gibi.
Hudutta bir yol var çizgi çizildi,
Gözlerinde dava görüldü,
Tereddüt sende müebbet verildi.
Sana mektubum olsun istedim,
Veda mektupları sıralanırken
Sevda mektubu yazmak istedim.
Sevmek yazılıyor, çiziliyor, konuşuluyor
Okumak için mücadele, anlamak için ressam, duymak için ses arıyor
Veda mektuplarının ardına,
Bir sevda mektubu iliştirdim.
Sözleri sakat kalmasın diye,
Sevdanın harflerine yaslandım.
Sevmek…
Harf harf okusamda seni
Karış karış gezsemde,
Dil dil konuşsamda
Sen sen gibi okunuyorsun sevgili.
Kafiyeler, kalıbı aruzun
Şehir söndü
Gündüzler küldü
Gülüşlerinin allığında
Kızaran güldü.
Yudumlu kahveler,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!