Demirleri sök gel, Toprağı ez gel,
40 kurşunu meleklere ver gel Ömer'im,
Kardaşının dizleri kanar öpte gel,
Omuz omuza çıkında gelin Ahmedim Mehmedim.
Peygamber selamını alında gelin,
Senin arkanda ki omuz gençlerin.
Yükün ağır gelmesin,
Bir bakış var sende,
İçin içine sığmaz belli,
Bakışın Abdülhamit'in,
Tebessümün Abdülhamit'in
Şehir sessiz ayak adımlarımı sakınırım,
Narin, utangaç, bir köşede
Çizgi çizgi alnı nazlı kaldırım,
Yağmurlu bir günde köşe beni beklemekte.
Şehrin ortasında boy boy karaçamlar
Saka yurdunun şanlı hakanı,
Yüce bir alp doğdu turanlı kanı,
Akınlarla, cenklerle doldu zamanı,
Destan gibi yaşar Alp Er Tunga.
Çelik yürekli, güçlü elleri,
Bırak kara gökler ulusun,
Ellerimizde şimşekler kavrulsun,
Alsancak altında,
Rabbimiz bizi korusun.
Yiğidim gönüller bir olsun,
Gün doğarken açtım sana gözlerimi,
Akşam çekilirken ufuktan, aydınlığı taradım saçlarında.
Toprak, can suyunu buldu gözlerinde;
Sen ki sevda, aşk, adı duyulmamış ne varsa yeşerten.
Arda kalan umuttan, bir kaç damla yaş,
Süzülen yanaktan.
Bir kaç ayak izi,
Gittiğin yoldan,
Ardında kalan.
Bir zamanlar,
Gecenin karanlığında seni düşündüm,
Gözlerinde bir dünya buldum,
Ve orada,
Sonsuzluğu kaybettim.
Gurur dolu yüreklerde şahlanır Hun atları,
Sınır tanımaz kahraman, hüküm süren akınları.
Tuna’nın sularına gömüldü sırlarla yüklü mezarı,
Ölümü bile destan kıldı, adını yazdı asr-ı.
Koca başlı, çukur gözlü, ateş gibi bakışlı,
Sevdayla tutuşur Anadolu’nun yüreği
Cihan devleti rüyası, çocukların düşlerinde
Dosta selâm, mazluma kucak; ezanla çınlar gökler
Birlik, dirlik ve iman; hepsi senin gölgende değer
Gömleğin ilk düğmesi gibi, doğruyu ilikle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!