Gün doğarken açtım sana gözlerimi,
Akşam çekilirken ufuktan, aydınlığı taradım saçlarında.
Toprak, can suyunu buldu gözlerinde;
Sen ki sevda, aşk, adı duyulmamış ne varsa yeşerten.
İlk elini tuttuğum,
Birinin aşkını hâlâ taşıyorum kalbimde...
Miniminnacık ellerimle,
Koca sevgiyi büyüttüm kendimle.
Gördüğüm ilk yüz belki de,
Arda kalan umuttan, bir kaç damla yaş,
Süzülen yanaktan.
Bir kaç ayak izi,
Gittiğin yoldan,
Ardında kalan.
Bir zamanlar,
Gecenin karanlığında seni düşündüm,
Gözlerinde bir dünya buldum,
Ve orada,
Sonsuzluğu kaybettim.
Gurur dolu yüreklerde şahlanır Hun atları,
Sınır tanımaz kahraman, hüküm süren akınları.
Tuna’nın sularına gömüldü sırlarla yüklü mezarı,
Ölümü bile destan kıldı, adını yazdı asr-ı.
Koca başlı, çukur gözlü, ateş gibi bakışlı,
Hepimiz aynıyız aslında, zaman geçtikçe,
Aynalar yaşlanıyor,
İnsanlar konuşmaya başlıyor sessizce,
Kimse anlamayınca halimi, bastonları arkadaş ediniyorum kendimce...
Ben bağırmıyorum ki sizlere,
Sevdayla tutuşur Anadolu’nun yüreği
Cihan devleti rüyası, çocukların düşlerinde
Dosta selâm, mazluma kucak; ezanla çınlar gökler
Birlik, dirlik ve iman; hepsi senin gölgende değer
Gömleğin ilk düğmesi gibi, doğruyu ilikle
Akşam zindan,
Hecelere sığmaz mahkumiyetim,
Ve varışı o ufka,
Sende tutuklu kalışım.
Sevinç diyorlar,
Her şey sustuğunda başlar kelimeler,
Çığlıkla değil, sessiz bir yangınla.
Göğsümüzden geçer kılıçlar,
Ve biz, o yara izlerini
Bir milletin alnına mühür yaparız.
Umut ederek yaşıyor, hayal ederek,
Kalkmayı istiyor yerinden,
Kalkamıyor, yeniden yeniden deneyerek,
Ağlayamıyor, sevinemiyor, yaşıyor sevmeden.
Yüreği taş olan birisi için,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!