Güneş hafiften kızarmış , Konya'nın gönlü ,
Konya'nın bir adım kadar mesafesinde Isparta'nın gülü ,
Mis gibi toprak kokuyor , bir başka ötüyor kırlangıcı ,
Bir başka Beyşehir gölü.
Ansızın kapılarda bekleyen rüzgar gibi ,
Sonbahar gelmeden döktük yaprakları,
Farz mı oldu bilmem,
İlkbahar gelmeden,
Ağaçları taçlandırmalı.
Daha bulutlanmadan hava bozuldu,
Asırlık çınar gibi, fırtınada yıkılmaz
Gönlündeki cesaret, hileyle asla saklanmaz
Şöhreti dilerse de, erdeminden bıkılmaz
Onurlu baş yerde sürünmez, kimseye boyun eğilmez
Dünyanın devranında nice tuzak, nice sır çözülmez
Göklerde yankılanan ezgilerin izinde,
Ataların nefesi saklı her an, her sözde.
Rüzgârın uğultusunda dirilen o ruh,
Baş kaldırır zorluğa, dağları sarsar önde.
Toprağın kuytusunda saklı bin destan,
Karanlığın koynunda bir ışık arardık,
Yitip giden soylardan bir diriliş umardık,
Dağların göğsünde, çağlayan rüzgârda
Bir kurt uluması çınladı kâinatla.
Bilge Kağan’ın sesi, Tanrı’dan doğmuş kelâm
Fotoğraf önümde cansız bir sükut,
Ya ardındakiler,
Güzel olan sığar mı bir kareye,
Güzel olan andı, yağan kar,
Dökülen yağmur, ıslanan yuvası gözlerin
Ne varsa ne yok bir bakışa,
Bilinmez yollardan geçtik birer kez
Bengü kök saldı ruhumuz toprakta
Ergenekon’dan ses var kulağımda
Tanrı Dağı’nın gölgesi tahtımda
Yürekler hüzünle atar bozkırda
Göğsümüzde atalarımızın destanı,
Bin yıllık inancın, yiğitliğin izinde,
Her adımda bir kahramanlık,
Her damlasında özgürlüğün türküsü.
Bu toprak,
Bugün yaşadığım en kötü gündü,
Şen kahkahalarla karşılayan şu ağaçlar, beni hep güldürürdü,
Papatyalar kulak arkamda sevinçle çığlık atmak için
Tek sıra halinde dizilir, dimdik beklerlerdi.
Rüzgar koca bir dağın ardına saklanmış,
Bugün, en acı günüm diye kazındı hafızama;
Oysa dallarına kahkahalar gizleyen ağaçlar,
Ne çok güldürürlerdi beni eskiden.
Papatyalar dizilirdi kulak arkamda,
Sevinçten çığlık atmak için sıralanır,
Dimdik beklerlerdi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!