Gecenin ortasında,
Dilimden dökülmeyen bir dua gibi duruyorsun.
Yaralı bir kuşun kanadında,
Güneşe gizlediğimiz o sırrı duyuyorum.
Zamanın saçağına asılı bir türküyüm ben;
Kış günden beter,
Yaz dünden önce,
Ekmek kırıntıları silkerken sofraüstü bezlerini,
Uçarken bir yılan,
Sürünürken bir kuş,
Mutluydum ben
Bir gün gelir, ufukları aşar sesimiz,
Tutunur mavi göklere, dirilir nefesimiz.
Kardeş omuzlarında yükselir nurlu sancağımız,
Türk-İslam birliğinde birleşir azmimiz, inancımız.
Dört yanda çınlar ezan, dört yanda hür nefes,
Oğuz’dan miras bir ülkü, göklerde yankılanır,
Kopan kopuz sesinden yüreklere canlanır;
Bozkurt’un izinde, dağlardan yükselir nefes,
Her adımda Ergenekon ateşi parıldanır.
Kim demiş akşam çöker? Şafaklar durmaz coşar,
Altayların bağrından bir güneş doğar,
Oğuz’dan miras kalan kutlu bir ışık.
Asırları delip geçen bu çelik ses,
Tarihin kalbine vurur, Türk’ün mührü elbet!
Yiğitlerin nefesiyle dirildi bu toprak,
I.
Yüce dağlara, uçsuz bucaksız göklere
Ebedi yeminim, varlığımın temeli;
Atalarımın izinde, can veren yüreklerde
Türk’üm ben, Türk’üm ben, ömrümün her zerresinde.
Bozkırda yükselir bir ulusun sesi,
Geçmişten gelir ataların nefesi.
Kılıçlar parlar ayın altında,
Türk'ün izidir bu, tarihe kazınmış aslında.
Gök kubbede yankılanır töre,
Ay yıldızlı bayrağın gölgesindeyiz,
Tarihimiz destan, şerefimiz temiz.
Kızıl bir şafakta, Turan'ı özleriz,
Türk'ün bileği bükülmez, biliniriz!
Alparslan'ın ruhu dolanır dağlarda,
Gece çöktü üzerime, siyah kabusların arasında sen,
Beyaz at çalınmış, yalın ayak karşında ben,
Sahil bakışlarına seyre dalmışken
ve meltem saçlarını okşarken,
Koştum sevda havliyle.
Gün çökmüş yollarıma,
Parke taşlarda ayak seslerim,
Karşımda karlı Kestel,
Üzerimde yüzünden bulutlar,
Tenimde gözünden yağmur tanesi,
Sel kıyamet yanımda sen.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!